Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Ahı

Ahı Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Anadolu'da kurulan üretici, esnaf ve çiftçi yardımlaşma teşkilatı, Ahî Arapça'da "Kardeşim", Türkçe'de "Cömert" olan akı anlamında kullanılmaktadır. İslam ortaçağında ortya çıkmış bulunan ve daha çok bir esnaf teşkilatı olan Ahîlik (veya fütüvvet) yiğitlik ve cömertlik esasları üzerinde kurulmuştur. Öncelikle esnafın mensup olduğu bu teşkilat daha sonraları ve özellikle sınır boylarında fetihlerin Batı'ya doğru götürülmek istendiği noktalarda bütün sınır boyu sakinlerinin katıldığı bir kuruluş haline gelmişti. Arapça'da genç, yiğit, delikanlı ve cömert kişi anlamında olan "Feta" kelimesinden türetilerek adına "Fütüvvet" denilen bu teşkilatın mensupları birbirlerine kardeşim anlamında olan "Ahî" kelimesiyle hitap ettikleri için bu kelimeden alınarak teşkilat ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahı

 Ahsen

Ahsen En güzel, en iyi, çok güzel manasına gelen Kur'anî bir tabir. Kur'an-ı Kerim'de çok geçmektedir. Hadîslerde ise, ahlak, huy, ses, amel, kaza ve hidayet terimleriyle kullanılmıştır. Bu hadisler, daha çok ahlakla ilgili hadislerdir. "İman yönünden inananların en kamili, ahlak bakımından en güzel olanıdır." (Ebu Davud, Sünne, 14) gibi. "Ahsenü'l-hadis" söz ve kelamın en güzeli demektir. Bu tabir de Kur'an-ı Kerim için kullanılmaktadır: "Allah kelamının en güzelini indirdi." (ez-Zümer, 39/23) Ahsen'ül halıkîn; yaratıcıların en iyisi manasındadır. Çünkü, Cenab-ı Hak herşeyi en güzel bir şekilde yaratmıştır. Bu tabir, "halk" ve "yaratma" fiilinin Allah'dan başkalarına da nisbet edileceğini göstermektedir. "Ahsenü'l-Kassas", En güzel anlatış ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahsen

 Ahruf

Ahruf Yedi harf. Terim olarak Ahruf-i Seb'a, Tefsir tarihinde birçok ihtilafa sebep olmuş bir konudur: Kur'an-ı Kerim'in yedi harf üzerine nazil olduğu hususunda rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurur: "Bu Kur'an yedi harf üzere nazil olmuştur. Öyleyse size kolay gelenini okuyun. " Bu konuda ufak tefek farklılıklarla pek çok hadis, hadis mecmualarında yer alır (Buharî, Fadailü'l-Kur'an, 27, Tevhid, 53, Bed'ül-Halk, 6, Mürteddin, 9, Husumat, 4; Müslim, Misafirîn, 270; Ebu Davud, Vitr, 22; Tirmîzî, Kur'an, 9; Nesai, İftitah, 37; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, V, 16,41, 114, 124, 127, 128, 132) Hz. Peygamber (s.a.s.)'in hadisinde geçen yedi harften ne ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahruf

 Ahmed B

Ahmed b (164-241 /780-855) Ebu Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. eş-Şeybani el-Mervezî, Hanbelî mezhebinin imamı, muhaddis, mutlak müctehid. 164/780 yılında Bağdat'ta doğan Ahmed'in babası Muhammed b. Hanbel otuz yaşında ölmüş, onu annesi Safiyye binti Meymune büyütmüştür. Kendisi Arap olup, Şeyban kabilesine mensuptur ve soyu, Nizar kabilesinde Hz. Peygamber (s.a.s.)'in soyu ile birleşmektedir. Ahmed'in dedesi Hanbel, Emeviler döneminde Serahs valiliği yapmıştır. İlk eğitimini bir ilim ve kültür merkezi ve aynı zamanda Abbasîlere başkent olan Bağdat'ta aldıktan sonra dini ilimlere yönelen Ahmed, İslam'ı bütün yönleriyle yaşamak istedi. Bu arzu onu Peygamber (s.a.s.)'in hadisleriyle uğraşmaya götürdü. Daha çocukken Kur'an-ı Kerîm'i ezberlemişti. Diğer ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahmed B

 Ahmed

Ahmed Hz. Muhammed (s.a.s.)'in diğer adı. Bu isim İncil'de zikredilmiştir. Kur'an-ı Kerîm'de, İsa (a.s.)'ın bu ismi İsrailoğulları'na müjdelediği ifade edilmektedir. "Meryem oğlu İsa da: Ey İsrailoğulları, ben size Allah'ın elçisiyim. Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir resulü müjdeleyiciyim." demişti. Fakat (Resulullah) onlara apaçık delillerle gelince, "Bu apaçık bir büyüdür" dediler. " (es-Saf, 61/6). Mevcut İncil'lerde bu isme buğun rastlamamaktayız. Çünkü mevcut İncil* nüshalarından hiçbiri İsa (a.s.) zamanında yazılmamıştır. Bunlar, tahrif edilmiş ve yüzlerce yıl sonra hristiyanların elindeki yüzlerce nüshadan ve kilisenin isteği doğrultusunda yazılmış birbirinden ayrı dört İncil'dir. Bunların yukarıdaki müjdeyi ihtiva etmemesi Müslümanlar açısından ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahmed

 Ahlak

Ahlak Huylar, seciyeler, mizaçlar, anlamında bir kavram. Hulk, hulûk kelimelerinin çoğul şeklidir. Hulk veya hulûk insanın beden ve ruh bütünlüğü ile alakalıdır. Ahlak bu çerçeve içinde, "insanın bir amaca yönelik olarak kendi arzusu ile iyi davranışlarda bulunup kötülüklerden uzak olmasıdır" şeklinde tanımlanabilir. İslam ahlakı Kur'an-ı Kerîm'e dayanır. Yani her yönüyle Cenab-ı Allah tarafından vahiy yoluyla belirlenmiş bir davranışlar manzumesidir. Her şeyden önce İslam ahlakı bir vazife ahlakı şeklinde ortaya çıkmıştır. Zira Kuran-ı Kerîm'deki her emir, müminler için bir görev belirlemiştir. İnsanın bir mümin olarak bu emirlere muhatap olmayı kabul etmesi, bunları birer görev olarak telakkî etmesi anlamındadır. Kur'an-ı Kerîm'de Resulullah (s.a.s.)'a ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahlak

 Minare

Minare Işık yeri, ezan okuma yeri. Çoğulu "minarat" ve "menavir"dir. Camilerin tamamlayıcı bir unsuru olarak görülen minarenin, ne zaman ortaya çıktığına dair kesin bir bilgi yoktur. Önceleri "mi'zene" yani; ezan okunan yer, denilmekteydi. Daha sonraları "minare" denilmeye başlandı. Minare, camilerin bitişiğinde ve dışarda ezan okumak ve bunu çevreye duyurmak için, ince bir kule şeklinde, yüksek olarak yapılan, ezan okumağa mahsus, bir veya birkaç şerefesi bulunan yapıdır. Minareler genellikle taştan inşa edildiği gibi, beton, tuğla ve hatta ahşaptan da yapılır. Muaviye devrinde ezanın uzaklara duyurulabilmesi amacıyla, camiye ilk minareyi ekleyen Mısır valisi Mesleme b. Muhalled'dir. Mesleme, Mısır'ı fetheden Amr İbnü'l-As'ın Kahire'de inşa ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Minare

 Rüku

Rüku Eğilme, namazda kıraetten sonra eğilerek baş ile arkayı düz bir vaziyete getirme anlamında bir fıkıh terimi. Rüku', namazın rükünlerinden biridir ve farzdır. Rüku'da eller dizlere kadar varır. Ayakta namaz kılan bir kimsenin yalnız başını eğmesi yetmez. Arkasını da eğerek başı ile arkası düz bir şekilde olması gerekir. Namazda rükû'u tam yapmayan kimse kıyama daha yakınsa rükû' yapmış sayılmaz. Rükû' durumuna daha yakınsa rükuu sahih olur. Rükû'da dizler dik tutulur, eller diz kapaklar üzerine konur ve el parmakları diz kapaklarını kavrar. Oturarak namaz kılan bir kimse alnı dizlerinin hizasında olacak şekilde sırtını eğmelidir. Rükû'a varmış gibi kambur olan bir kimsenin rükû' ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Rüku

 Kusma

Kusma Midede bulunan maddelerin zorlamalı biçimde ağızdan dışarıya atılması. İstifra ve kay'da denir. Kusulan maddeye kusmuk ya da kusuntu adı verilir. Kusma insan bedenindeki bir rahatsızlığın göstergesidir. İslam hukukunda orucu bozup bozmaması açısından incelenir. Kusma, midenin içindeki maddelerden kurtulmak için sinirler yoluyla gösterdiği bir tepkidir. Bu tepkinin bir çok nedeni olabilir. Taşıt tutması, içki, bağırsak tıkanması, iç kulak hastalıkları, kafa travmaları ve apandisit bu nedenlerin en önde gelenleridir. Daha birçok hastalık ve rahatsızlık da kusmalara neden olabilir. Kusmanın başlangıcında ince bağırsağın üst bölümü, ardından mide kapısı (pilor) ve midenin onikiparmak bağırsağına açıları bölümü şiddetle kasılır. Bunun sonucunda ince bağırsağın üst bölümü ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kusma

 Haram

Haram İslam dininde kesin olarak yapılmaması istenilen şey. Çoğunluk İslam hukukçularına göre, haram; delaleti kesin olan ayetle mütevatir ve meşhur hadisle veya zannî delil sayılan ahad haberle (haber-i vahid) de sabit olur. Çünkü zannî deliller itikad konusunda huccet sayılmazsa da, amel bakımından huccet sayılır. Hanefilere göre ise, haram ancak kesin delille sabit olabilir. Bu da; ayet, mütevatir veya meşhur hadis kabilinden olur. Kur'an'da şöyle buyurulur: "Diliniz yalana alışmış olduğu için her şeye, "şu helaldir, bu haramdır" demeyin" (en-Nahl, 16/116). Bu ayette, yasak edilen duruma düşülmemesi için, haberi vahid gibi zannî bir delille, yapılmaması kesin olarak istenilen şeye "tahrimen mekruh" adını verirler. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Haram