Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Ima

ıma Bir şeye işaret etmek, söz veya fiili ile bir şeyi belirsizce kapalı bir surette anlatmak. Terim olarak namazda rükû ve secdeye işaret olmak üzere başı eğmek anlamındadır. İslam dini kolaylık dini olduğu için hiç bir kimseye gücünün yetemeyeceği bir şeyi emretmemiştir. Namazda da durum böyledir. Farz namazlarda ayakta durmaya güç bulamayan yahut ayakta durunca hastalığı ilerleyecek veya iyileşmesi gecikecek olan kimse oturduğu yerde rükû' ve secdesini yaparak kılar. Oturmaktan da acizse yattığı yerde ima (işaret) ile kılar. İma ile namaz kıları rükû ile secdenin birbirinden ayırt edilmesi için rükûda başını biraz aşağı eğer, secdede daha fazla eğer. Her ikisini eşit ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ima

 Kuddus

Kuddus KUDDÛS Temiz, hiç bir lekesi olmayan, bütün eksiklik ve kusurlardan münezzeh olan, herhangi bir eksikliği kabul etmeyen, fazilet ve güzel sıfatlardan dolayı öğülen. Istılahta ise; Kuddûs denilince, Yüce Allah'ın isimlerinden birisi akla gelir ki, bu isme göre O, zatına yakışmayan her şeyden münezzeh, bütün vasıflarda en mükemmel, tahdîd ve tasvire sığmayan, öğülmeye layık kemal, fazilet ve güzellik sıfatları kendisinde olandır. Kur'an-ı Kerîm'de Kuddûs kelimesi, Yüce Allah'ın ismi olarak iki yerde el-Melik ismiyle birlikte geçmektedir (bk. el-Haşr, 59/23; el-Cum'a, 62/1). Ayrıca bir yerde de, Allahü Teala'nın meleklere insan neslini yaratacağını bildirdiğinde, onların"... Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Kuddus

 Muhakale

Muhakale Ortakçılık yapma, ekini başağında iken satma. Bir terim olarak muhakale genel anlamda "müzaraa (ziraat ortakçılığı)" ile eş anlamlıdır. Tarla anlamına gelen "hakl" sözcüğünden "müfaale" vezninde bir mastardır. Ziraat ortakçılığı için "muamele" veya Hayber kelimesinden türetilen "muhabere" terimleri de kullanılır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s), Hayber topraklanm fethedince, oranın tarıma elverişli topraklarını eski sahipleri olan yahudilerin elinde "ziraat ortakçılığı" statüsü ile bırakmıştı. Ebû Hanife'ye göre, çıkacak ürünün üçte bir, dörtte bir gibi bir oranda paylaşma esasına dayanan ziraat ortakçılığı geçersizdir. Dayandığı delil şu hadistir "Hz. Peygamber (s.a.s), ziraat ortakçılığını (muhabere) yasaklamıştır" (Buharî, Müsakat,17; Müslim, Büyü', 81-85, 93, 121; Ebû Davud, Büyû', 33; ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Muhakale

 Nesai

Nesai Kütüb-ü sitte adı verilen hadis mecmualarının beşincisinin müellifi. Ahmed b. Şuayb b. Ali b. Bahr b. Sinan b. Dinar (Ebu Abdi'r-Rahman) Horasan'da Nesa denilen şehirde dünyaya gelmiştir (el-Cezerî, el-Lübab fi Tehzîbil-Ensab, III, 306). Doğum tarihinin 214 veya 215 Hicri yılında olduğu konusunda ihtilaf vardır. İmam Suyûtî, Hüsnül-Muhadara isimli eserinde (I,197) doğum tarihini Hicri 225 olarak gösterir. Nesaî on beş yaşında iken, küçük yaşında başladığı tahsilini, hadis öğrenmeye yöneltmiştir. İlk hadis derslerini, muammerinden olan, Enes b. Malik (r.a) de dahil pek çok Hadis otoritesine talebelik yapmış olan büyük muhaddis Kuteybe b. Saîd'den aldı. Bu zatın yanında kaldığı bir yıl iki aylık ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Nesai

 Yaratılış Gayesi

Yaratılış gayesi Allah, kainattaki bütün eşyayı bir hikmet ve nizam ile yaratmıştır. Bu nizam bir gayeyi hedeflemekte olup yaratıcının bilinmesinin en önemli delilidir. Kainattaki nizam ve gaye, düşünce tarihi ile birlikte düşünen insanların dikkatini çekmiştir. Sokrat ve Çiçeron kainattaki nizam ve gayenin yaratıcının delili olduğunu belirtmişlerdir. Varlıkların hikmeti ve nizamlı yaratılışı İslam düşünürlerinin de dikkatini çekmiş ve Allah'ın birliğine delil olarak kullanılmıştır. Bu delili "hikmet ve inayet" diye isimlendirmişlerdir. Filozof el-Kindî, tabiatta müşahede edilen ve yaratıcı hikmetin enginliğini, lütuf ve merhametinin sonsuzluğunu gösteren ahenk ve nizamın, eşya arasında mevcut türlü tesir ve tepkilerin yüksek gayelerinin bulunduğunu söyler. Alemin nizam ve tertibe ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Yaratılış Gayesi

 Cıhad Emırı

Cıhad emırı Arapça'da "cihad" kelimesi; bir amaca ulaşabilmek için, kişinin elinden gelen her türlü çabayı sarfetmesi anlamına gelir. "Kutsal savaş" ile eş anlamlı değildir. Bundan daha geniş bir anlamı vardır ve her türlü çabayı içerir. Savaş, cihadın bir bölümü veya yerine göre bir safhasıdır. Dille, kalemle, malla veya bizzat savaşa katılarak Allah yolunda yapılan tüm mücadeleler, hatta kişinin; Allah'ın emirlerini yerine getirme hususunda kendi nefsiyle mücadelesi, ıstılah olarak cihad kavramına girer. "Emîr" ise, bir kavmin veya memleketin başı, reisi, genel vali ve ordu komutanı gibi anlamlara gelir. Buna göre "cihad emîri"; cihadı başlatmak veya yönetmekle görevli kimse dernektir. Duruma göre, devlet ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Cıhad Emırı

 Mead

Mead Geri dönmek, iade ve tekrar etmek, iade edilmek, tekrar döndürmek, dönüş ve varış yeri. Ahiret alemi ve: Öldükten sonra diriltilmeye denilir. Resulüm, Kuran'ı sana farz kılan Allah'a seni mead'a (dönülecek yere) döndürecektir" (el-Kasas, 28/85) ayetinin delaletinden dolayı Mekke şehrine ve Cennete de mead denilmiştir. Mezkur ayet Hicret esnasında nazil olmuştur. Resulullah'ın döneceği yer Mekke ve en sonunda Cennettir. Öldükten sonra diriltilmeye mead denildiği gibi ba's, haşir, nüşur ve neş'etül-ahire de denilir. Kur'an-ı Kerim'in el-Karia (101.) suresinde öldükten sonra diriltilme ve ahiret hayatı zikredilmiştir. Ba's ve mead, birçok ayette açıkça veya işaret edilerek açıklanmıştır. Her Müslümanım diyen kimsenin meadı (haşri cismanînin ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mead

 Musahhaf Hadis

Musahhaf hadis Metin veya isnadında bir kelime veya ravilerden birinin ismi hatalı olarak söylenmiş ve bu hata ile rivayet edilmiş hadis. Musahhaf, kelimeyi yanlış okumak manasına tashiften ism-i mef'ûl bir kelimedir. Tashif hadisin gerek metnindeki bir kelimenin veya gerekse isnadındaki bir ravi isminin telaffuzunda meydana gelen hata, ya kelime veya ismin şekil ve hat yönünden değişmeden yalnız bazı harflerdeki noktaların değişmesiyle yani noktalı bir harften noktanın düşmesiyle, yahut noktasız bir harfin noktalı olarak okunmasıyla kasdedilen husustur (Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 301). Mütehassıs hadis hafızlan, metni ve isnadı tashîfe uğramış hadisleri tanımak için büyük gayret göstermişler ve bu tür ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Musahhaf Hadis

 Talut

Talut İsrailoğullarının meliki. Esas adı Saul'dür. Kelime olarak "Talût" İbranice bir lakabdır. Arapça "Tûl" kelimesi ile alakalı olup, aşırı derecede boylu ve kudretli anlamına gelir (Goldziher, Der Mythosbei den Hebraern, 162 vd.). Kur'an'da iki yerde Talût kelimesi geçmektedir. Birkaç yerde de, ona işaret eden zamirler bulunmaktadır. Mısır ile Filistin arasında yaşayan Amalika adlı bir kavim vardı. Başlarında Calût adında bir kral bulunuyordu. Bunlar İsrailoğullarına saldırıp onları perişan ettiler. İsrailoğulları da, kendi peygamberlerinden, düşmanlarıyla çarpışmak için kendilerine bir kumandan tayin etmesini istediler. Onların bu peygamberi, Musa (a.s.)'dan sonraki peygamberlerden biriydi. Onların bu talebi üzerine, peygamberleri onların basına, nesli Ya'kûb (a.s.)'ın oğlu Bunyemin'e ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Talut

 Rüya

Rüya Uyku sırasında aynen uyanıkmış gibi çeşitli olayların yaşanması hafi, düş. Rüya çağlar boyunca bütün toplumlarda büyük önem görmüştür. Rüyanın mahiyeti ve kökeni hakkında çok şeyler yazılıp söylenmiştir. Ancak bu yazılıp söylenenler her topluma ve her kültüre göre ayrı ayrı olagelmiş ve hep değişkenlik arzetmiştir. Tarihte bazı toplumlarda rüyaya büyük önem verilmiş ve bazan bu rüya tabirleri kitaplar halinde toplanmıştır. Umumiyetle rüya, uyanıklık halinin bir uzantısıdır; etkisinde kalınan sevindirici veya üzücü olayların uyku halinde yaşanması olayıdır. İslam'da rüya hukukî bir kaynak ve delil değildir. Yalnız gören kişi ile alakalıdır. O kişi de bu rüyasını hayra yorar ve bu rüya yalnız kendisini ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Rüya