Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Acır

Acır Kiraya veren, kira akdinde kiralananın sahibi, iş akdinde işçi anlamına gelen bir terimdir. Acir, kira veya iş akdinde akdi yapan tarafı ifade eder. İslam hukukçularının çoğunluğuna göre icare* akdinin rükünleri; icap,* kabul*, akdin tarafları ve akdin konusu yani menfaat ve ücret olmak üzere dört tanedir. Hanefilere* göre ise, yalnız icap ve kabul rükün olup, diğerleri akdi * tamamlayan şartlardır. Akdi yapanlar acir (mûcir) ile müstecir (kiracı) dan ibarettir. Akdi yapan tek kişi olabileceği gibi bir topluluk da olabilir. Mesela, bir köy halkı bir öğretmen veya bir imam yahut bir müezzin tutsa, bunlar hizmet yapınca ücretlerini köy halkından isterler. Kira akdinin ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Acır

 Abık

Abık Kaçak köle anlamına gelen bir fıkıh terimi. Mastarı ibak olup, hür olsun köle olsun firar eden insan için kullanılır. Bir İslam hukuku terimi olarak ise; bir kölenin, elinde bulunduğu kimsenin yanından bir korku veya işinde bir zorlama olmaksızın isyan ederek kaçmasıdır. (İbnü'l-Manzûr, Lisanü'l-Arab, Abık maddesi). İslam'da kölenin efendisinin yanından kaçması yasaklanmış ve bunu alışkanlık haline getirme hukukî bir ayıp sayılmıştır. Köle firarını yasaklayan çeşitli hadisler vardır. Cerîr b. Abdullah el-Becelî'nin naklettiği bir hadis şöyledir: "Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur: "Herhangi bir köle efendisinden kaçarsa, dönünceye kadar küfre düşmüş olur." Başka bir rivayette, "Bir köle firar ederse, ondan zimmet kalkmış olur" (Müslim, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Abık

 Abıd

Abıd İbadete düşkün, çok ibadet eden kimse. Çoğulu ubbad, abidîn ve abidûn'dir. Kur'an'da tekil ve çoğul haliyle, toplam oniki yerde geçer. Bir ayet-i kerime şöyledir: "Ey Muhammed, Allah'a tevbe eden, ibadete düşkün (abidleri), ona hamdeden, onun, yolunda (dinini yaymak için seyahat eden)... Müminleri müjdele!" (et-Tevbe,9/112). Abid kelimesi hadis-i şeriflerde de "ibadete düşkün" anlamını ifade eder. Ancak hadislerde ilimsiz ibadet düşkünlüğü ile ahlakî olgunluğa ulaşmamış bir abidliğin değerinin olmadığı anlatılır: "Alim kişinin, (alim olmayan) abid üzerine üstünlüğü, ayın yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Ya da benim, sahabilerimden en aşağı seviyede bulunana üstünlüğüm gibidir." (Ebû Davud, İlim, I; Tirmizî, İlim, 19; İbn Mace, Mukaddime, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Abıd

 Abdest

Abdest İslam'da bazı ibadetlerin yerine getirilmesi için yapılan ve bizzat kendisi ibadet olan temizlenme. Abdest kelimesi Farsça'da su anlamına gelen "ab" ile el anlamına gelen "dest" kelimelerinden oluşmuş birleşik bir isimdir. Arapça karşılığı olan "vudû" kelimesi hadislerde kullanılmıştır. Kur'an-ı Kerim'de ise temizlik anlamında "taharet" ve "zeka" kelimeleri geçmektedir. Vudû' kelimesi güzellik ve temizlik anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ibadete başlanmadan önce insanın iç dünyasını güzelleştirmesi ve dışını da iyice temizlemesi gerekir. İslam'da abdestin farziyetine "Ey iman edenler, namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinizle birlikte ellerinizi yıkayın. Başınıza meshedin. Her iki topuğunuzla birlikte ayaklarınızı da (yıkayın)..." (el-Maide, 5/6), ayeti delalet etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Abdest

 Abdal

Abdal Halk içinde dolaşan ve ermiş diye bilinen kişilere verilmiş bir lakap. Aynı şekilde, ilim ve gönül erbabının bütününe bu ismin verilmiş olduğunu görmekteyiz. Abdal telakkisi ilk defa ortaya çıktığı sıralarda, abid ve zahidlerle birlikte muhaddis ve fakihler için de kullanılmıştır. İbn Hanbel'in Müsnedi'nde Hz. Peygamber (s.a.s.)'den nakledilen bir rivayete göre kırk, diğer bir rivayette ise otuz abdalın ümmet içerisinde bulunduğundan bahsettiği görülmektedir. (Ahmed b. Hanbel, I , 112) Nitekim itimada yakın bilinen abdal hadîslerini nakleden Ahmed b. Hanbel'in, yeryüzünde muhaddislerden başka abdal tanımadığını söylediği belirtilmektedir. İmam Gazalî de abdal konusunda buna benzer bir izahı Ebu'd-Derda' dan nakletmektedir. (Gazalî, İhya, 111, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Abdal

 Abd

Abd Kul, köle, mahlûk, insan. İtaat etmek, boyun eğmek, tevazu göstermek, daha açık bir ifade ile kişinin bir kimseye, ona isyan etmeden ve ondan yüz çevirmeksizin itaat etmesidir. Abd kelimesinin masdarı olan ubudiyyet (kulluk etmek) insanın sıfatıdır. Samî menşeli olduğu için; İbranîce'de ve diğer akraba dillerde de görülen Abd kelimesi, Arapça'da bazı hususiyetler ifade etmektedir. insanın yaratılış hikmetinin Allah'u Teala (c.c.)'ya kulluğa dayandığı kat'i nasslarla sabittir. "Bana karşı imtihan ettiğin -başıma kaktığın- ganimet, İsrailoğullarını kendine kul -köle- edindiğin için. " ifadesindeki meal, Musa (a.s.)'ın Firavuna cevabında olduğu gibi "kul", "köle" edindin demektir (eş-Şuara, 26/22). Abd kelimesinin masdarı olan ubûdiyet ve kulluk, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Abd

 Abadıle

Abadıle Adları Abdullah olan fakîh ve muhaddis dört sahabî. Abadile, Abdullah kelimesinin çoğulu olup "Abdullahlar" anlamına gelmektedir. Ashab içinde iki yüz kadar Abdullah adında sahabî bulunduğu halde Abadile denilince fıkıh ve hadîs'te Abdullah adını taşıyan üç veya dört sahabî kasdedilmiş ve bunlar bu isimle şöhret bulmuşlardır. Bunlar; Abdullah İbn Abbas (ö. 65/687-688), Abdullah İbn Ömer (ö. 74/693), Abdullah İbn Amr (ö. 65/687-688) ve Abdullah İbn Zübeyr (ö. 73/692)'dir (r.anhum). İslam alimlerinden bazıları Abdullah İbn Zübeyr yerine Abdullah İbn Mes'ud (ö. 32/652-653)'u Abadile'den kabul etmektedirler. Fakat İbn Mes'ud'un Abadile'den olmadığı kanaati daha yaygındır (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, I, 27). Bu büyük sahabîler İslam ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Abadıle

 Aba

Aba Baba kelimesinin çoğulu. Bu kelime, aynı zamanda bir nesilden gelen kimselerin aralarındaki bağlantıyı da göstermektedir. Baba, oğul ve torun arasındaki ilişki gibi. Bunlar ortak bir asıldan gelmiş oldukları gibi, birbirinden husûle gelen kimseler arasındaki birleşme olarak bilinen 'neseb'i de teşkil etmiş olmaktadırlar. Kur'an-ı Kerim'de müşriklerin babalarının dinlerine bağlılıklarını kınayan hükümler belirtilirken "aba" tabiri kullanılmaktadır. Bu husustaki hükümler İslam'ın getirdiği akîde açısından büyük bir önemi haizdir. Mekkeli müşriklerin, babalarının ve neseblerinin üstünlükleri ve dinlerine bağlılıklarını dile getirmeleri büyük bir cahilî ve ilkel anlayış olarak kabul edilmiştir. İslam'ın, babaların din ve yaşayış tarzlarının yanlış olduğunu, Allah'ın din ve nizamına uyulması gerektiğini belirtmesi ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Aba

 Ab

Ab İçene ölümsüz bir hayat verdiğine inanılan su. Ab, Farsça'da "su", hayat ise Arapça'da "yaşam" demektir. Buna, ab-ı hayat, ab-ı Hızır, aynü'l-hayat, nehru'l-hayat da denilir. Anlamları; hayat suyu, Hızır suyu, hayat pınarı ve hayat ırmağı demektir. Kur'an-ı Kerîm'de Hz. Musa ve Hızır kıssası anlatılırken ab-ı hayata dolaylı olarak temas edilir. (el-Kehf, 18/60-82). Ayetlerde anlatılanlar şöyle özetlenebilir: Hz. Musa bir gün genç arkadaşıyla birlikte, kendisine Allah tarafından "rahmet ve gizli ilim" verilen Hızır (a.s.)'la buluşmak üzere yola çıkar. Buluşma yeri "iki denizin birleştiği yer" (Mecmau'l-Bahreyn)'dir. Yanlarına azık olarak aldıkları tuzlu balığın canlanıp denize atlaması buluşma yerini belirleyen bir işaret olacaktır. Deniz sahilinde ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ab

 A

A Başka bir nesne ile varolan, kendi basına varolmayan "devamlı olmayan şey". Terim anlamı ise; "başkasına yani cevher ve cisme bağlı olarak varlığını gösterebilen ve devamlı olmayan şey"dir (Nûreddîn es-Sabûnî, el-Bidaye, Ankara 1982, 19). İslam alimleri, Allah'ın varlığını ispatta genellikle "hudus" delilinden yararlanmışlardır. Hudus deliliyle, alem (Allah'tan başka her şey)in hadis (sonradan) olması prensibinden hareket ederek Allah'ın yegane yaratıcı olmasını ispat ederler. Hudus delilini ileri sürmeğe de alemin aslını oluşturan iki unsuru zikirle başlarlar. O da, alemin cevherler ve arazdan meydana gelmiş olmasıdır. Arazı anlayabilmek için önce cevherin tarifini yapmak lazımdır. Cevher, "kendi başına boşlukta yer tutan ve başkasına bağlı olmadan ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: A