Ahlak 
Ahlak  Huylar, seciyeler, mizaçlar, anlamında bir kavram.
 Hulk, hulûk kelimelerinin çoğul şeklidir. Hulk veya hulûk
 insanın beden ve ruh bütünlüğü ile alakalıdır.
 Ahlak bu çerçeve içinde, "insanın bir amaca yönelik olarak
 kendi arzusu ile iyi davranışlarda bulunup kötülüklerden uzak
 olmasıdır" şeklinde tanımlanabilir. 
 İslam ahlakı Kur'an-ı Kerîm'e dayanır.
 Yani her yönüyle Cenab-ı Allah tarafından vahiy yoluyla
 belirlenmiş bir davranışlar manzumesidir. Her şeyden
 önce İslam ahlakı bir vazife ahlakı şeklinde
 ortaya çıkmıştır. Zira Kuran-ı Kerîm'deki her
 emir, müminler için bir görev belirlemiştir. İnsanın bir
 mümin olarak bu emirlere muhatap olmayı kabul etmesi, bunları
 birer görev olarak telakkî etmesi anlamındadır. Kur'an-ı
 Kerîm'de Resulullah (s.a.s.)'a hitaben: "Sen en yüce bir ahlak
 üzeresin " (el-Kalem, 68/4) buyurulmuş ve Hz. Peygamber'in
 kendisi de: "Ben ahlakî prensipleri tamamlamak üzere gönderildim."
 buyurmuştur. (İbn Hanbel, Müsned, II, 381) Aynı
 şeklide Resulullah'ın bütün hadisleri insanların
 birbirlerine karşı daha iyi davranmaları konusunda birer
 emir mahiyetinde olup, Müslümanlara görev yüklemektedir. Dolayısıyla
 İslam'ın getirdiği ahlak anlayışı her
 şeyden önce bir görev ahlakıdır. 
 İslam ahlakının diğer bir yönü
 de davranışlardaki niyet duygusudur. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.),
 "Ameller niyetlere göredir" buyururken, İslam'ın
 önemli bir prensibini belirlemiştir. (Buharî, İman, 41)
 Müslüman için bu niyetin arkasındaki en büyük yönlendirici
 duygu, müminin her davranışında "Allah
 rızasını" gözetme duygusudur. Zira mümin herhangi
 bir davranışta bulunurken, asla bir dünyevî çıkar yahut
 bir uhrevî sevap beklemeyip gönlünde sadece Allah rızasını
 ve onun sevgisini kazanma arzusunu taşımaktadır. 
 "Yoksula, yetime ve esire onun rızası için
 yemek yedirirler ve "biz size sırf Allah rızası için
 yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve teşekkür
 beklemiyoruz" (derler)" (el-İnsan, 76/8-9). 
 Niyet ve Allah rızası duygularının
 yanı sıra, Allah'u Teala'ya karşı bir sorumluluk
 duygusu taşımak Müslüman ahlakının temel
 prensiplerindendir. İslam'a göre Müslümanın bu sorumluluk
 duygusu Allah'u Teala'dan korkmak, onun emirlerine saygı göstermek
 ve bu emirleri asla aksatmaksızın yerine getirmek
 yasakladığı her şeyden kaçınmak İslam
 ahlakının temel ve ilk prensipleridir. Diğer bir temel
 prensip de müslümanın diğer mahlûkata karşı son
 derece merhamet, adalet ve şefkatle davranması, zayıf ve
 muhtaç olanlarına yardım etmesi, ana ve babaya
 saygılı olması ve onların gönüllerini kazanmaya çalışması
 v.s. hususlarıdır. 
 Bütün bunların yanı sıra insanın
 kendi duygularına hakim olması, mütevazî, sabırlı,
 edepli, hayalı ve insaflı olması gibi prensipler de Müslümanın
 başkasına karşı sorumlu olduğu hususlardır. 
 İnsanın, dolayısıyla Müslüman'ın,
 toplum içinde güzel ve hoş karşılanmayan her türlü
 kötü davranış ve alışkanlıklarını
 zamanla değiştirebilmesi gerekir. Bu kötü huy ve davranışlardan
 kurtulmanın tek yolu, iradesini kontrol altında tutup ona tam
 olarak sahip olmasıdır. Bu kötü davranış biçimlerinden
 de ancak Allah'ın bize emrettiği ibadetlere*
 sımsıkı sarılmak suretiyle kurtulmak mümkündür. Ama
 iradesine hakim olamayan bir kimsenin bu gibi kötü huy ve alışkanlıklardan
 uzaklaşması kolay değildir. İbadetlere sıkı
 sıkıya bağlanmak, Allah'ı daima bizi görüyor gibi
 hissedip onu hatırda tutmak, sürekli olarak iyi insanlarla oturup
 kötülerden uzak kalmak, asî insanların bulunduğu yerlere
 gitmemek, Allah'ın emirlerine sarılıp yasaklarından kaçınmak
 suretiyle İslamî anlamda bir ahlaka sahip olunabilir. 
 Bütün bu çizilen prensiplere göz attığımızda
 İslam ahlakının saf ve sağlam bir iyi niyete
 dayandığı; Allah'ın rızasına önem vermesi
 müntesibinden dünyevî hiçbir çıkar beklemeyip uhrevî bir fayda
 peşinde de olmaksızın sırf Allah rızası ve
 sevgisini göz önünde bulundurmasını talep etmesi gibi
 özellikleri ile her türlü şekilci ve pragmatist ahlak anlayışından
 uzak olduğu görülmektedir. 
 İslam'da Emr-i Bi'l-Ma'ruf ve Nehy-i
 Ani'l-Münker* prensibi insanların ahlakını daima iyiye
 doğru yönlendirmek içindir. Hz. Peygamber'in "Ahlakınızı
 güzelleştiriniz.", "Allah'ın ve Resulü'nün ahlakı
 ile ahlaklanınız." diye tavsiyelerde bulunması Müslümanın
 daima ahlakını güzelleştirmesi gerektiğini dile
 getirmektedir. Bunun yanı sıra, Kur'an-ı Kerîm'in birçok
 yerinde İslam toplumunun daha mükemmel bir ahlakî yapıya
 kavuşması için bir hayli emir ve nehiylerin sıralandığını
 ve Müslüman için Allah'ın razı olacağı bir hayat
 tarzının belirlendiğini biliyoruz. Bu gibi ahlakî emir ve
 yasaklamaların bazılarını şöyle sıralayabiliriz: 
 "Rabbin yalnız kendisine ibadet etmenizi,
 anneye ve babaya iyilik etmenizi emretti. İkisinden birisi yahut her
 ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına
 ulaşır, yaşlanır, yanında kalırlarsa
 sakın onlara "öf" bile deme, onları azarlama, onlara
 güzel söz söyle. Onlara acımadan dolayı, tevazu
 kanatlarını indir (onlara karşı alçak gönüllü ol)
 ve "ey (her varlığı terbiye edip yetiştiren)
 Rabbim! Bunlar beni küçükken nasıl (acıyıp)
 yetiştirdilerse sen de bunlara acı " de... Seninle
 akrabalığı olana, yoksula ve yolcuya hakkını ver.
 (Malını gereksiz yere) saçıp savurma. Çünkü (gereksiz
 yere mallarını) saçıp savuranlar Şeytan'ın
 kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbi'ne
 karşı çok nankördür. Eğer (elin dar olduğu için)
 Rabb'inden umduğun bir rahmeti bekleyerek onlardan yüz çevirecek (onlara
 bir şey vermeyecek) olursan, bari onlara yumuşak söz söyle,
 gönüllerini al, bolluğa kavuşmaları için Allah'a dua et.
 Ellerini boynuna bağlanmış kılma, tamamen de açma,
 sonra kınanır, hasret içinde kalırsın. (Ellerin boyna
 bağlanması cimriliği temsil eder. Ellerin açılması
 da israfi ifade eder. Yani cimrilik de israf da İslam nazarında
 kötü bir alışkanlık olup her iki durumda da insanın
 pişmanlık duymasına yol açar.)... Fakirlik korkusuyla
 çocuklarınızı öldürmeyiniz. Onları da sizi de biz
 besliyoruz. Onları öldürmek büyük günahtır. 
 Zinaya yaklaşmayınız. Çünkü o, açık
 bir kötülüktür, çok kötü bir yoldur. 
 Allah'ın haram kıldığı
 canı haksız yere öldürmeyiniz. Kim zulmen birini öldürürse,
 onun velisi (olan mirasçısı)'na yetki vermişizdir. (Öldürülenin
 hakkını arar. Ancak o da) öldürmede aşın gitmesin. (Katil
 yerine katilin akrabasını veya katille beraber bir
 başkasını öldürmesin). Çünkü kendisine yardım
 edilmiş (yetki verilmiş) tir. Katilin akrabası kendisine
 verilen bu yetkiyi kötüye kullanmasın. 
 Yetimin malına yaklaşmayın, ancak
 erginlik çağına (yaşına) erişinceye kadar en güzel
 tarzda (onun malını kullanıp geliştirebilirsiniz).
 Ahdi de yerine getirin. Çünkü insana ahdi sorulacaktır. 
 Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam yapın,
 doğru terazi ile tartın. Bu daha iyidir. Sonu da daha güzeldir. 
 Bilmediğin bir şeyin ardına düşme.
 Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan (o
 yaptığın kötü şeyden) sorumludur. 
 Yeryüzünde kabara kabara (böbürlenerek) yürüme.
 Çünkü sen yeri yırtamazsın. Boyca da dağlara
 erişemezsin. 
 Bütün bunlar hepsi kötü olan ve Rabbi'nin katında
 hoş görülmeyen şeylerdir. " (el-İsra, 17/23-38). 
 İslam'da ahlakı iman'dan ayırmak mümkün
 değildir. Zira bütün Kur'anî emirlere boyun eğmek imanın
 gereğidir. Bu emirlere uymakla da en üstün ahlakî değerler
 elde edilir. Resulullah (s.a.s.): 
 "Müminlerin iman* açısından en mükemmel
 olanı, ahlakı en iyi olanıdır." (Buharî, Edeb,
 39) buyurmuştur. Bu duruma göre ahlakî açıdan mükemmel bir
 anlayış ve davranışa sahip olmayan kişi iman açısından
 da kemale ermiş olamaz. Diğer bir hadiste de şöyle
 buyurur: 
 "İman yetmiş türdür. En üstünü 'La
 ilahe illallah'tır en aşağısı da yol üzerinde
 insanlara eziyet verecek bir şeyi kaldırmaktır. Haya da
 imanın bir bölümüdür." (Ebû Davud, Sünnet, 14). 
 "Allah'a yemin olsun ki, hiç bir kul, kendi nefsi
 için istediği güzelliği kardeşi için de istemedikçe tam
 iman etmiş olmaz. " (Buharî, İman, 7; Müslim, İman,
 71-72). 
 "Haklı olduğu halde bile çekişmeyi
 bırakan kimseye Cennet'in avlusunda bir köşk verileceğine,
 yalan söylemekten kaçınan kimseye Cennet'in ortasında bir köşk
 takdim edileceğine, ahlakı güzel olan kimseye de Cennet'in en
 güzel yerinde bir köşk sunulacağına ben kefilim. " (Ebû
 Davud, Edeb, 7). 
 "Mîzana konan ameller arasında güzel
 ahlaktan daha ağır gelecek hiç bir pey yoktur. İnsan güzel
 ahlakı sayesinde, oruç tutup namaz kılan kimseler derecesine yükselir.
 (Tirmizî, Birr, 62 ). 
 Bu ve buna benzer hadislerde Hz. Peygamber güzel
 ahlakın üstünlüğünü dile getirmiştir. 
 Ayrıca: "Müslüman, müslümanların
 onun elinden ve dilinden emin oldukları kimsedir." (Müslim,
 İman, 14). "İnsanların en hayırlısı
 ömrü uzun olup amelleri de güzel olandır. " buyurmakla iyi müslümanı
 tarif etmiştir. 
 Sahabilerden biri Resulullah'a şöyle sorar: 
 -İslam'da en hayırlı iş nedir?
 Peygamber Efendimiz şöyle cevap verir: "Yemek yedirmen, tanıdığın
 ve tanımadığına selam vermendir." Ashabın
 ileri gelenlerinden Abdullah İbn Mes'ud da buna benzer bir soru
 sorunca Resulullah şöyle buyurmuşlardır: 
 "Vaktinde kılınan namaz,* ana babaya
 itaat*, Allah yolunda cihad*" İslam ahlakının temel
 prensipleri olarak sadece bunlarla amel eden ve bu prensipler
 çerçevesinde hareket eden bir toplum her zaman dimdik olarak ayakta
 durabilir. 
 İnsanlara karşı daima yumuşak
 davranmak, hatalarına rastladığında, bu
 hatalarını son derece yumuşak bir ifadeyle ve onları
 üzmeyecek bir tarz ve uslüpla söylemek gerekir. İnsanları
 ikaz ederken de aynı üslûbu uygulamak müslümanın prensibi
 olmalıdır. İslam'ın insanların hayatlarında
 görülen pratik ahlakı insanın kendisine, hemcinslerine,
 çevresinde ve Allah'a karşı olan bütün görevlerini içine alır.
 Bütün bunlara baktığımızda İslam ahlakı
 hürmet, hizmet, merhamet, edep, haya, nefse hakimiyet, tevazu, adalet,
 ve benzeri hususlar üzerinde yükselmiştir . 
 Ayrıca İslam yalan, küfür, lanet okuma,
 alay etme, kibirlenme, koğuculuk yapma, gıybet etme, riya,
 cimrilik, kıskançlık, vs. gibi duygu ve
 davranışların kesinlikle yasaklandığını
 bildirerek, müslümanın bütün bunlardan da uzak kalması
 gerektiğini açıklamıştır . 
 Ahmed AĞIRAKÇA 
 
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.