A 
A  Başka bir nesne ile varolan, kendi basına
 varolmayan "devamlı olmayan şey". Terim anlamı
 ise; "başkasına yani cevher ve cisme bağlı olarak
 varlığını gösterebilen ve devamlı olmayan
 şey"dir (Nûreddîn es-Sabûnî, el-Bidaye, Ankara 1982, 19). 
 İslam alimleri, Allah'ın
 varlığını ispatta genellikle "hudus"
 delilinden yararlanmışlardır. Hudus deliliyle, alem (Allah'tan
 başka her şey)in hadis (sonradan) olması prensibinden
 hareket ederek Allah'ın yegane yaratıcı olmasını
 ispat ederler. Hudus delilini ileri sürmeğe de alemin aslını
 oluşturan iki unsuru zikirle başlarlar. O da, alemin cevherler
 ve arazdan meydana gelmiş olmasıdır. Arazı
 anlayabilmek için önce cevherin tarifini yapmak lazımdır.
 Cevher, "kendi başına boşlukta yer tutan ve
 başkasına bağlı olmadan kendini gösterebilen
 şey"e denir. Esasen cevherin tarifi şöyledir: "Bölünmeyen
 en küçük parçaya cevher denir." Cevherlerin birleşmesiyle
 meydana gelene cisim denir. Demek ki boşlukta yer kaplayan bir
 varlığa cevher, bunun çeşitli sıfatlarına ve
 özelliklerine de araz denir. Mesela, taş cevher;
 katılığı ise arazdır. 
 İslam alimlerinin araz konusundaki açıklamalarında
 belirgin bir fark yoktur. Eş'ariyye ve Mutezile araz'ın
 izahı konusunda ayrı görüşler ortaya koymaktadırlar.
 Eş'ariye'ye göre araz, sonradan meydana gelen ve yer işgal
 eden bir nesne ile var olan şeydir. Buna göre, menfi sıfatlar
 ve yokluklar, yer kaplayan bir cisme hal, yahut sıfat olamazlar.
 Allah ise, zaman ve mekan sınırları içinde bulunması
 söz konusu olmadığından, O'nun sıfatları araz
 olamaz. 
 Mutezile'ye göre ise araz yoklukta varlığını
 sürdürür. Eğer varlığa çıkacak olsa, yer kaplayan
 bir cisim ile ayakta durabilir. Böylece Mutezile, bu görüşü ile
 "yokluk"u bir varlık alanı olarak kabul etmektedir.
 Mutezile ekolünden Ebu Huzeyl Allaf ve onu izleyenler, Mutezile'nin bu
 görüşünü benimsememişlerdir . 
 Arazlar, ancak cevher ve cisimlerde varlıklarını
 gösterebilirler. Çünkü bunlar madde değildirler. Maddenin çeşitli
 vasıflan ve özellikleridirler. Önce madde olmalı ki ondan
 sonra bir sıfat, bir özellik sözkonusu olabilsin. 
 Arazlar otuzdan fazladır. Renkler, tatlar,
 kokular, hareket-durma gibi oluşlar, sesler... bunlardandır. 
 Arazların belli başlı özellikleri
 şunlardır: Arazlar, bir yerden başka bir yere
 taşınmazlar. Arazlar, arazlarla bulunmazlar. Arazlar,
 devamlı olmazlar. Bir araz, iki yerde bulunmaz. (el-Cürcanî,
 Şerhu'l-Mevakıf, İstanbul 1286 h., 190 vd.) 
 Arazlar hadistir. Arazların hadis oluşunu
 biz tecrübeyle, müşahedeyle ve delille biliyoruz. Sükûndan sonra
 hareketin; karanlıktan sonra ışığın;
 beyazlıktan sonra siyahlığın gelmesi gibi. Sükûn
 gelince, hareket yok olmakta, hareket gelince de sükûn yok olmaktadır. 
 Cevher ve cisimler de mutlaka arazlarla bulunurlar,
 arazsız olamazlar. Arazlar hadis olduğuna göre hadis olan
 arazsız bulunamayan cevher ve cisimler de zorunlu olarak hadis
 olacaktır. Böylece alemin (Allah'tan başka her şeyin)
 hadis (sonradan) olduğu ortaya çıkınca, hadis olmayan bir
 yaratıcının bunları yaratması zarurî oluyor.
 Böylece Allah'ın varlığı ispat edilmiş oluyor. (Sadeddîn
 er-Taftazanî, Şerhû'l-Akaid, İstanbul 1970, 46 vd.) 
 Mehmed BULUT 
 
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.