Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Akabe Bey

Akabe bey Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Medine'den gelip ilk müslüman olanlarla 621-622 yıllarında Mekke'nin Akabe adı verilen mevkîinde yaptığı iki anlaşma ve ahidleşme. Mekke'ye üç km. kadar uzaklıkta bulunan Mina ile Mekke arasındaki bir mevkiye verilen Akabe adına bölgenin başka yerlerinde de rastlanmaktadır. Aynı adı taşıyan birçok yer bulunmasına rağmen Akabe denince ilk defa bu meşhur ahidleşme ve anlaşmaların yapıldığı mevkî hatıra gelmektedir. İslam'ı çeşitli kabile ve gruplara anlatmağa çalışan Resulullah (s.a.s.) özellikle Hacc mevsiminde Mekke'ye gelen kabileler arasında dolaşıyor ve onlara bu yeni mesajı iletmeye uğraşıyordu. Bu hac mevsimlerinin birinde Yesrib (Medine)'den gelen ve bu şehirde yaşayan iki Arap kabilesinden biri ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Akabe Bey

 Akabe

Akabe Sarp yokuş, tehlikeli geçit, geçilmesi ve aşılması zor olan dağ yolu, tepe anlamında Arapça bir kelimedir. Özel olarak da Hicaz bölgesinde bir yerin adıdır. Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere arasındaki bu yer, Resulullah'ın İslam'ı tebliğinden önce de kutsal bir yer olarak tanınmaktaydı. Resulullah (s.a.s.) burada Medine-i Münevvere'den gelenlerle görüşüp onlardan bey'at aldığı için müslümanlarca da sevilen bir yer olma özelliğini korumuştur. Akabe kelimesi Kur'an-ı Kerim'de, nefse güç, meşakkatli gelen ve insanı iyilik yapmaktan alıkoyan 'sarp yokuş' anlamında iki yerde ve imtihan mevkii anlamında kullanılmıştır. "Ama o zor geçidi aşmaya girişemedi. " "O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?" (el-Beled, ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Akabe

 Ahzab Suresı

Ahzab suresı Kur'an-Kerîm'in otuzüçüncü suresi. Medine'de nazil olmuş, yetmişüç ayet, binyüz seksen kelime ve beşbinyediyüzdoksanaltı harften ibarettir. Fasılası elif ve lam'dır. Sure, adını yirminci ayette gecen "Ahzab" kelimesinden almıştır. Medine İslam devletini yok etmek için bir araya gelen ve Müslümanlara karşı tek bir cephe oluşturan müşrik kabilelerinden müteşekkil kafir topluluğuna "Ahzab" denmiştir. Surede ele alınan konular zaman itibariyle birbirini izleyen bir dönemde meydana geldiği için burada söz konusu edilmiştir. Surede Hendek veya diğer adıyla Ahzab gazvesinin çeşitli durumlarını anlatmak ve Resulullah'a bazı açıklamalarda bulunmak üzere gelen ayetler yer almaktadır. Surenin, münafıkların bazı tavırlarını açığa vurmak, Zeyd b. Harise'nin, hanımı Zeyneb binti ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahzab Suresı

 Ahırete Iman

Ahırete ıman "Son" ve "Sonra Olan" anlamında Arapça bir kelime olan "Ahiret", "Ahir" kelimesinin müennes (dişi) şeklidir. Lügatte "Evvel" kelimesinin zıddı olarak kullanılır. İslam literatüründe bu kelime "Öbür Dünya" manasında kullanılmıştır. Dünya,canlıların yaşadığı evvelki alem, ahiret ise son alemdir. Bu kelimeler bazen "dar=yurt" kelimesiyle birlikte kullanılır (el-Ankebût, 29/64), Dar-ı Dünya ve Dar-ı Ahiret gibi. Bazen de tek başına kullanılır (el-Bakara, 2/220). Dünya, yakın ikamet yeri; Ahiret, son ikamet mahallidir. Allah'u Teala, içinde yaşadığımız bu Dünya'yı ve üzerindeki bütün varlıkları geçici bir zaman için yaratmıştır. Bir gün dünya ve dünyadaki bütün insanlar, canlı ve cansız varlıklar yok olacaktır. Dağlar, taşlar, yerler, gökler ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahırete Iman

 Ahır Zaman

Ahır zaman Hz. Peygamber (s.a.s.)'in İslam'ı tebliğinden başlayıp kıyametin kopmasına kadar geçecek olan müddet hakkında kullanılan bir terim. Bu tarif çerçevesinde Resulullah'a "Ahir zaman Peygamberi" denilmektedir. Bunun anlamı da "Son Peygamber" demektir. Bizden önce yaşamış ümmetlerin geçirdikleri zamanın tümü bir gün içinde sabahtan ikindiye kadar geçen zamana; bu ümmetin yaşadığı zaman ise ikindiden akşama kadar geçen vakte benzetilmiştir. Kıyametin yaklaştığı zamana da aynı şekilde "Ahir zaman" denilmektedir. Bu zamanın kesin olarak ne zaman başlayacağı da belli olmadığı için sadece bu döneme yakın bazı belirgin alametlerin görüleceği ifade edilmiştir (geniş bilgi için bk. Kıyamet ve Kıyamet Alametleri). İslam'da ahir zaman denince dünya ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahır Zaman

 Ahı

Ahı Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Anadolu'da kurulan üretici, esnaf ve çiftçi yardımlaşma teşkilatı, Ahî Arapça'da "Kardeşim", Türkçe'de "Cömert" olan akı anlamında kullanılmaktadır. İslam ortaçağında ortya çıkmış bulunan ve daha çok bir esnaf teşkilatı olan Ahîlik (veya fütüvvet) yiğitlik ve cömertlik esasları üzerinde kurulmuştur. Öncelikle esnafın mensup olduğu bu teşkilat daha sonraları ve özellikle sınır boylarında fetihlerin Batı'ya doğru götürülmek istendiği noktalarda bütün sınır boyu sakinlerinin katıldığı bir kuruluş haline gelmişti. Arapça'da genç, yiğit, delikanlı ve cömert kişi anlamında olan "Feta" kelimesinden türetilerek adına "Fütüvvet" denilen bu teşkilatın mensupları birbirlerine kardeşim anlamında olan "Ahî" kelimesiyle hitap ettikleri için bu kelimeden alınarak teşkilat ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahı

 Ahsen

Ahsen En güzel, en iyi, çok güzel manasına gelen Kur'anî bir tabir. Kur'an-ı Kerim'de çok geçmektedir. Hadîslerde ise, ahlak, huy, ses, amel, kaza ve hidayet terimleriyle kullanılmıştır. Bu hadisler, daha çok ahlakla ilgili hadislerdir. "İman yönünden inananların en kamili, ahlak bakımından en güzel olanıdır." (Ebu Davud, Sünne, 14) gibi. "Ahsenü'l-hadis" söz ve kelamın en güzeli demektir. Bu tabir de Kur'an-ı Kerim için kullanılmaktadır: "Allah kelamının en güzelini indirdi." (ez-Zümer, 39/23) Ahsen'ül halıkîn; yaratıcıların en iyisi manasındadır. Çünkü, Cenab-ı Hak herşeyi en güzel bir şekilde yaratmıştır. Bu tabir, "halk" ve "yaratma" fiilinin Allah'dan başkalarına da nisbet edileceğini göstermektedir. "Ahsenü'l-Kassas", En güzel anlatış ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahsen

 Ahruf

Ahruf Yedi harf. Terim olarak Ahruf-i Seb'a, Tefsir tarihinde birçok ihtilafa sebep olmuş bir konudur: Kur'an-ı Kerim'in yedi harf üzerine nazil olduğu hususunda rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurur: "Bu Kur'an yedi harf üzere nazil olmuştur. Öyleyse size kolay gelenini okuyun. " Bu konuda ufak tefek farklılıklarla pek çok hadis, hadis mecmualarında yer alır (Buharî, Fadailü'l-Kur'an, 27, Tevhid, 53, Bed'ül-Halk, 6, Mürteddin, 9, Husumat, 4; Müslim, Misafirîn, 270; Ebu Davud, Vitr, 22; Tirmîzî, Kur'an, 9; Nesai, İftitah, 37; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, V, 16,41, 114, 124, 127, 128, 132) Hz. Peygamber (s.a.s.)'in hadisinde geçen yedi harften ne ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahruf

 Ahmed B

Ahmed b (164-241 /780-855) Ebu Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. eş-Şeybani el-Mervezî, Hanbelî mezhebinin imamı, muhaddis, mutlak müctehid. 164/780 yılında Bağdat'ta doğan Ahmed'in babası Muhammed b. Hanbel otuz yaşında ölmüş, onu annesi Safiyye binti Meymune büyütmüştür. Kendisi Arap olup, Şeyban kabilesine mensuptur ve soyu, Nizar kabilesinde Hz. Peygamber (s.a.s.)'in soyu ile birleşmektedir. Ahmed'in dedesi Hanbel, Emeviler döneminde Serahs valiliği yapmıştır. İlk eğitimini bir ilim ve kültür merkezi ve aynı zamanda Abbasîlere başkent olan Bağdat'ta aldıktan sonra dini ilimlere yönelen Ahmed, İslam'ı bütün yönleriyle yaşamak istedi. Bu arzu onu Peygamber (s.a.s.)'in hadisleriyle uğraşmaya götürdü. Daha çocukken Kur'an-ı Kerîm'i ezberlemişti. Diğer ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahmed B

 Ahmed

Ahmed Hz. Muhammed (s.a.s.)'in diğer adı. Bu isim İncil'de zikredilmiştir. Kur'an-ı Kerîm'de, İsa (a.s.)'ın bu ismi İsrailoğulları'na müjdelediği ifade edilmektedir. "Meryem oğlu İsa da: Ey İsrailoğulları, ben size Allah'ın elçisiyim. Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir resulü müjdeleyiciyim." demişti. Fakat (Resulullah) onlara apaçık delillerle gelince, "Bu apaçık bir büyüdür" dediler. " (es-Saf, 61/6). Mevcut İncil'lerde bu isme buğun rastlamamaktayız. Çünkü mevcut İncil* nüshalarından hiçbiri İsa (a.s.) zamanında yazılmamıştır. Bunlar, tahrif edilmiş ve yüzlerce yıl sonra hristiyanların elindeki yüzlerce nüshadan ve kilisenin isteği doğrultusunda yazılmış birbirinden ayrı dört İncil'dir. Bunların yukarıdaki müjdeyi ihtiva etmemesi Müslümanlar açısından ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahmed