Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

İslam Ansiklopedisi



 Caız

Caız Yapılması mahzurlu olmayan, işlenmesi suç teşkil etmeyen şey. İzin verilen, müsaadeli, ruhsatlı, olur, olabilir, mümkün, kabil, münasip gibi manalara gelir. Caiz görmek, uygun bulmak; Caiz olmak; yapılması mahzurlu olmamak, dînen yasaklanmamış olmak gibi anlamlarda kullanılır. Bunun tersi, caiz olmamak, yani yapılması mahzurlu olmak, doğru olmamak veya dînen yasaklanmış olmak demektir. Fıkıh terimi olarak caiz; yapılması sahih veya mübah olan herhangi bir fiil veya akiddir. Bazen bir fiil veya bir akid sahih (geçerli) olduğu halde caiz olmaz. Mesela, cuma namazı için ezan okunurken alış-verişi bırakıp namaza gitmeyen bir müslümanın yapacağı satış muamelesi dünyevî ahkam itibariyle sahihtir. Fakat uhrevî ahkam itibariyle caiz ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Caız

 Reklam

Reklam Bir malı övme, niteliklerini sayma, benzeri mallardan ayrıldığı veya üstün olduğu noktaları ortaya koyma. Alış verişin amacı kar sağlamaktır. İslam hukukuna göre, çeşitli mallara yüzde hesabiyle bir kar haddi belirlenmemiştir. Genel olarak arz ve talep kanunlarına bağlı, serbest rekabet esasları içinde kendiliğinden oluşacak fiyatlar ölçü alınmıştır. Ancak serbest rekabet esasını korumak ve insanların temel ihtiyaçlarının istismarını önlemek için bir takım tedbirler öngörülmüştür. Ribanın yasaklanması, haksız kazanç yollarının kapatılması ve gerektiğinde narh'a başvurulması bunlar arasında sayılabilir. Reklamın amacı, müşterileri kendi malına yönelterek, tercihi bu yönde yapmasını sağlamaktır. Malın doğrulukla gerçek özellikleri söylendiği, kendisinde olmayan sıfatlarla övme, bazı kusurları gizleme, sözlerini yeminle ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Reklam

 Fecr Suresı

Fecr suresı Kur'an-ı Kerîmin seksendokuzuncu suresi. Mekke'de inmiştir. Otuz ayettir. İsmini, ilk ayetindeki 'fecr' sözcüğünden almıştır. fasılası Ra, Dal, Ba, Nûn, Mim, Elif, Ta harfleridir. Sûre, üç ana konuyu kapsar: 1- Ad, Semûd, Firavun kavimlerinin akıbetleri, 2- İnsanların mala aşırı düşkünlükleri, 3- Ahiret, ahirette rahmet ve hüsrana uğrayacaklar. Sure, yemin ile başlamaktadır: "Andolsun fecre (tan yerinin ağarmasına), on geceye, çifte ve teke, yürüyüp gitmeye yüz tutan geceye. Bunda (bu anılan şeylerde) akıl sahibi için bir yemin var, değil mi? (1-5). Bu ayetlerin tefsiri hakkında ve özellikle "Çift" ve "tek" kelimeleri için birçok görüş ileri sürülmüştür Üzerine yemin edilen dört şeyin, Mekkeli ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Fecr Suresı

 Mukim

Mukim İkamet eden, ayakta duran, okuyan, bir ülkede devamlı duran. Vatanında veya vatanı sayılan bir yerde on beş günden fazla kalan kimse anlamında bir fıkıh terimi. Vatanında veya o hükümdeki bir yerde oturan kimseye "mukîm", buradan çıkıp en az on sekiz saatlik bir uzaklığa gitmeye başlamış olan kimseye ise şer'an "misafir (yolcu)" denir. Diğer yandan mukîm, bir Kelam terimi olarak Cenab-ı Hakkın isimlerinden olup; her şeyi ayakta tutan, sürdüren ve kayyûmluk (kendi zatıyla var olmak) sırrı ile bir an bile hiç bir şeyden ilgisiz olmayan anlamındadır. Mukîmu's-sünnet terkibi ise; Hz. Muhammed (s.a.s)'in Tevrat ve Zebur'daki ismi, sünneti yerine getiren demektir. Mukîm ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Mukim

 Safa

Safa Mekke'de, Beytullah'ın yanında bulunan küçük bir tepe. Hemen karşısında Merve * tepesi bulunmakta olup, bunlar arasında sa'yetmek haccın menasikindendir. Kelime anlamı, "sert kaya" veya "kayalar"dır. Hz. Hacer, İbrahim (a.s) tarafından oğlu İsmail ile birlikte Beytullah'ın bulunduğu yere bırakıldığı zaman yanlarındaki azık ve su bittiğinde Safa tepesine çıkmış ve birilerini görebilmek için etrafa bakınmıştı. Kimseyi göremeyen Hz. Hacer, buradan inerek karşı taraftaki Merve tepesine çıkmış ve aynı şekilde etrafa bakınmıştı. Bir şey göremeyince tekrar Safa tepesine geri dönen Hz. Hacer, bu gidiş gelişi yedi defa tekrarlamıştı. Daha sonra, İbrahim (a.s), Allah Teala'nın bildirmesiyle haccın menasikini tesbit ederken, bu iki tepe arasında ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Safa

 Silsile

Silsile Hadis usûlü ilminde, hadisi rivayet eden raviler zinciri için kullanılan bir terim. Raviler zinciri veya hadisin sened kısmı, isnad, tarik, vech ve silsiletü'r-ruvat kelimeleriyle karşılanır. Istılah olarak isnad; haberi söyleyene kadar belirli metodla ulaştırmak diye tanımlanır. Her hadis metninde başında, o metni birbirine nakleden ravi isimlerinden oluşmuş bir zincir vardır. Bu isim zinciri en son raviden başlayarak Hazreti Peygambere kadar ulaşır ve her ravi, zincirin bir halkasını teşkil eder. Bu halkaların birbirine bağlı olması, nasıl zincirin sağlamlığını temin ederse; her bir halkanın da kendi başına sağlam olması, aynı şekilde, zincirin sağlamlığını gösterir. İşte isimlerden müteşekkil böyle sağlam bir zincir, kendisine ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Silsile

 Ahkemü

Ahkemü Hakimler hakimi, en büyük ve en üstün hakim. En doğru hükmeden, hükümlerinde en üstün olan ve kendisinden başka hüküm koyanların hükmünü iptal eden anlamında Allah'u Teala'ya özgü olarak kullanılan Kur'anî bir terimdir. Gerçekten insanlar, Allah'a ibadetten vazgeçip onun emirlerini arkalarına atıp, arzu ve hevalarına uygun hükümler koyarak yönetici olmak mevkîine gelince şirke düşmüş bulunurlar. Daha sonra kendi koydukları hükümler eskimeye başlayınca, yeni hükümler koyma zorunluluğuyla başbaşa kalırlar. Bu işlem de sürekli dönüp durur. Bir 'batıl'dan bir batıla düştükçe Hakk'dan tamamen uzaklaşır ve 'ceza'yı hak eder hale gelirler. Gerek dünyada baslarına gelen, gerek ahirette başlarına gelecek bir ceza, Allah'ın onlar hakkındaki ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahkemü

 Ahkamu

Ahkamu İslam'ın ortaya koyduğu bütün şer'i hükümler. İslamî hükümlerin bütününü içine alan hükümler manzumesi olarak kabul edilen şer'î hükümler; itikadî, amelî ve ahlakî olmak üzere üç kısma ayrılır: Bunlardan itikada dair olan hükümler genellikle Allah'ın birliği ve varlığına dayalı olan aklî ve mantıkî hükümlerdir. Akîdeye dair olup ayet ve hadislerle ispat edilen şer'î hükümler ise, ahiret hayatı ve meleklerin varlığı gibi gaybe dayalı hususlardır. Amelî hükümlere gelince genellikle insanın ruhunu, akıl ve nefsini eğiten emirlerdir. Bu türlü emir ve hükümler insanı Cenab-ı Hakk'a daha iyi bir kul yapma hedefini güderler. Ayrıca insanlar arasındaki sosyal ekonomik, siyasî, malî ilişkilerin düzenlenmesinde de etkili ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahkamu

 Ahkam

Ahkam Hükümler, yargılar, kanunlar, kararlar. Ahkam hüküm kelimesinin çoğulu olup "hükümler" demektir. Hüküm, sözlükte men etmek, önlemek anlamlarına gelir. Hakimin davayı neticeye bağlamasına hüküm denmesi, taraflar arasındaki düşmanlığı önlediği içindir. Hüküm, bir şeyi diğerine dayandırma, emir ve irade manasında da kullanılmıştır. (M. Salahî, Kamûs-i Osmanî, III, 297; H. Karaman, Fıkıh Usûlü, İstanbul 1963, 170) Terim olarak 'hüküm'ü fıkıh usulü bilginleri şöyle tarif etmişlerdir: "Mükellef (yükümlü) kimselerin işleriyle ilgili Allah ve Resulü'nün hitaplarıdır." Mesela; Allah'ın "namaz kılınız", "adam öldürmeyiniz" hitapları birer hükümdür. Fakîhlere göre ise hüküm, bu hitabın eser ve neticesidir. (Abdulvehhab Hallaf, İlmu Usûli'l-Fıkh, Kahire 1978, 100) "Namaz kılınız" hitabının eser ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahkam

 Ahfad

Ahfad Torunlar. "Hafîd" kelimesinin çoğulu olup, bir kimsenin sonuna kadar olacak çocuklarını ihtiva eder. Şöyle ki, oğul ve kızların çocukları ve bu torunların çocukları. Sonuna kadar hepsi ahfaddır. İslam hukukunda ahfad'a dair muhtelif meselelerde bazı hükümler vardır. Mesela vakıf konusunda, ahfada dair hükümlerden bazıları şöyle sıralanabilir. Birisi yaptığı vakfın gelirini "evladıma şart ettim" dese, bu vakıf sadece o kişinin çocuklarını kapsar, torunlarına şamil olmaz. Başka bir görüşe göre bu şart ahfada da şamildir. Vakfedenin sözünde evlad tabirinin, ahfada da şamil olduğuna dalalet eden bir delil, bir karine bulunursa bu vakıfa ahfad da dahil olur. Bu konuda da alimler arasında ihtilaf yoktur. ...

Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ahfad