vuhuv.com
  | 
İslam Ansiklopedisi
 
 Abadıle Adları Abdullah olan fakîh ve muhaddis dört
 sahabî. Abadile, Abdullah kelimesinin çoğulu olup "Abdullahlar"
 anlamına gelmektedir. Ashab içinde iki yüz kadar Abdullah adında
 sahabî bulunduğu halde Abadile denilince fıkıh ve hadîs'te
 Abdullah adını taşıyan üç veya dört sahabî
 kasdedilmiş ve bunlar bu isimle şöhret bulmuşlardır.
 Bunlar; Abdullah İbn Abbas (ö. 65/687-688), Abdullah İbn Ömer
 (ö. 74/693), Abdullah İbn Amr (ö. 65/687-688) ve Abdullah İbn
 Zübeyr (ö. 73/692)'dir (r.anhum). İslam alimlerinden bazıları
 Abdullah İbn Zübeyr yerine Abdullah İbn Mes'ud (ö.
 32/652-653)'u Abadile'den kabul etmektedirler. Fakat İbn Mes'ud'un
 Abadile'den olmadığı kanaati daha yaygındır (Tecrîd-i
 Sarîh Tercümesi, I, 27). 
Bu büyük sahabîler İslam ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Abadıle Aba Yünden imal edilen kaba bir kumaş. Bu
 kumaştan dikilen elbise, hırka cinsinden olan giyim
 eşyalarına da bu ad verilmiştir. Buna "abaye"
 veyahut "abae" de denmektedir. Oldukça uzun, geniş ve
 önü açık bir giyecektir. Bu daha çok dervişler ve ilmiye ve
 dolayısıyla medrese mensuplarının giydikleri, paltoya
 benzer bir elbise idi. Bu elbisenin özelliği oldukça ucuz ve
 gösterişsiz olmasıydı. Bu tür elbisenin giyilişinin
 Hz. Peygamber (s.a.s.) dönemine kadar uzandığından
 bahsedilir. Aynı zamanda zarûret içinde bulunanların bu tip
 bir giyimi tercih ettikleri görülmektedir. Zamanla tasavvuf mesleğinin
 gelişmesi ile aza kanaat edip, sade bir hayatı yaşamaya
 gayret göstererek Allah'ın rızasına nail olmak arzusu ile
 ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Aba Aba Baba kelimesinin çoğulu. Bu kelime, aynı
 zamanda bir nesilden gelen kimselerin aralarındaki
 bağlantıyı da göstermektedir. Baba, oğul ve torun
 arasındaki ilişki gibi. Bunlar ortak bir asıldan
 gelmiş oldukları gibi, birbirinden husûle gelen kimseler arasındaki
 birleşme olarak bilinen 'neseb'i de teşkil etmiş
 olmaktadırlar. 
Kur'an-ı Kerim'de müşriklerin
 babalarının dinlerine bağlılıklarını
 kınayan hükümler belirtilirken "aba" tabiri kullanılmaktadır.
 Bu husustaki hükümler İslam'ın getirdiği akîde açısından
 büyük bir önemi haizdir. Mekkeli müşriklerin,
 babalarının ve neseblerinin üstünlükleri ve dinlerine bağlılıklarını
 dile getirmeleri büyük bir cahilî ve ilkel anlayış olarak
 kabul edilmiştir. İslam'ın, babaların din ve
 yaşayış tarzlarının yanlış
 olduğunu, Allah'ın din ve nizamına uyulması
 gerektiğini belirtmesi ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Aba Ab 
İçene ölümsüz bir hayat verdiğine
 inanılan su. Ab, Farsça'da "su", hayat ise Arapça'da
 "yaşam" demektir. Buna, ab-ı hayat, ab-ı
 Hızır, aynü'l-hayat, nehru'l-hayat da denilir. Anlamları;
 hayat suyu, Hızır suyu, hayat pınarı ve hayat
 ırmağı demektir. 
Kur'an-ı Kerîm'de Hz. Musa ve Hızır
 kıssası anlatılırken ab-ı hayata dolaylı
 olarak temas edilir. (el-Kehf, 18/60-82). Ayetlerde anlatılanlar
 şöyle özetlenebilir: Hz. Musa bir gün genç arkadaşıyla
 birlikte, kendisine Allah tarafından "rahmet ve gizli ilim"
 verilen Hızır (a.s.)'la buluşmak üzere yola çıkar.
 Buluşma yeri "iki denizin birleştiği yer" (Mecmau'l-Bahreyn)'dir.
 Yanlarına azık olarak aldıkları tuzlu
 balığın canlanıp denize atlaması buluşma
 yerini belirleyen bir işaret olacaktır. Deniz sahilinde
 ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ab Ab İçene ölümsüz bir hayat verdiğine
 inanılan su. Ab, Farsça'da "su", hayat ise Arapça'da
 "yaşam" demektir. Buna, ab-ı hayat, ab-ı
 Hızır, aynü'l-hayat, nehru'l-hayat da denilir. Anlamları;
 hayat suyu, Hızır suyu, hayat pınarı ve hayat
 ırmağı demektir. 
Kur'an-ı Kerîm'de Hz. Musa ve Hızır
 kıssası anlatılırken ab-ı hayata dolaylı
 olarak temas edilir. (el-Kehf, 18/60-82). Ayetlerde anlatılanlar
 şöyle özetlenebilir: Hz. Musa bir gün genç arkadaşıyla
 birlikte, kendisine Allah tarafından "rahmet ve gizli ilim"
 verilen Hızır (a.s.)'la buluşmak üzere yola çıkar.
 Buluşma yeri "iki denizin birleştiği yer" (Mecmau'l-Bahreyn)'dir.
 Yanlarına azık olarak aldıkları tuzlu
 balığın canlanıp denize atlaması buluşma
 yerini belirleyen bir işaret olacaktır. Deniz sahilinde
 ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Ab A Başka bir nesne ile varolan, kendi basına
 varolmayan "devamlı olmayan şey". Terim anlamı
 ise; "başkasına yani cevher ve cisme bağlı olarak
 varlığını gösterebilen ve devamlı olmayan
 şey"dir (Nûreddîn es-Sabûnî, el-Bidaye, Ankara 1982, 19). 
İslam alimleri, Allah'ın
 varlığını ispatta genellikle "hudus"
 delilinden yararlanmışlardır. Hudus deliliyle, alem (Allah'tan
 başka her şey)in hadis (sonradan) olması prensibinden
 hareket ederek Allah'ın yegane yaratıcı olmasını
 ispat ederler. Hudus delilini ileri sürmeğe de alemin aslını
 oluşturan iki unsuru zikirle başlarlar. O da, alemin cevherler
 ve arazdan meydana gelmiş olmasıdır. Arazı
 anlayabilmek için önce cevherin tarifini yapmak lazımdır.
 Cevher, "kendi başına boşlukta yer tutan ve
 başkasına bağlı olmadan ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: A Minare 
Işık yeri, ezan okuma yeri. Çoğulu
 "minarat" ve "menavir"dir. Camilerin tamamlayıcı
 bir unsuru olarak görülen minarenin, ne zaman ortaya çıktığına
 dair kesin bir bilgi yoktur. Önceleri "mi'zene" yani; ezan
 okunan yer, denilmekteydi. Daha sonraları "minare"
 denilmeye başlandı. Minare, camilerin bitişiğinde ve
 dışarda ezan okumak ve bunu çevreye duyurmak için, ince bir
 kule şeklinde, yüksek olarak yapılan, ezan okumağa mahsus,
 bir veya birkaç şerefesi bulunan yapıdır. Minareler
 genellikle taştan inşa edildiği gibi, beton, tuğla ve
 hatta ahşaptan da yapılır. 
Muaviye devrinde ezanın uzaklara duyurulabilmesi
 amacıyla, camiye ilk minareyi ekleyen Mısır valisi Mesleme
 b. Muhalled'dir. Mesleme, Mısır'ı fetheden Amr İbnü'l-As'ın
 Kahire'de inşa ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Minare Azab, azap 
Otorite sahibi bir kimse tarafından yapılan
 işkence, eza, cefa; beden ve ruha tesir eden eziyet. 
Bir terim olarak, Allah'ın günahkarlara dünya
 veya ahirette vereceği ceza, sıkıntı ve eziyet
 demektir. Kabir azabı, Cehennem azabı. 
İslam'da azab dünyevî ve uhrevî olmak üzere
 ikiye ayrılır: 
1. Dünyevî azab. Yüce Allah eski devirlerde imandan
 uzaklaşan, gönderdiği peygamberlere itaat etmeyen, Allah'a
 isyan eden kavimleri helak etmiş, onları dünyada azaplandırarak
 sonraki nesillere ibret yapmıştır. Hz. Nuh (a.s.)'ın
 kavminin sular altında kalması, sadece kendisiyle birlikte bir
 gemiye binen insanların ve hayvanların kurtulması, Ad ve
 Semûd kavminin başına gelen felaketler, Nemrud'un ve
 Firavun'un helak oluşu, erkeklerin kadınları
 ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Azab, Azap çocuk 
Doğumundan bülûğ yaşına kadar
 insan yavrusu, evlat. 
Allah'u Teala Hz. Adem (a.s.)'e bizzat hayat
 verdikten sonra, muayyen bir yolla erkekle kadının
 birleşmesi, erkek ve dişideki sperm denen canlı hücrelerin
 birbirleriyle buluşması yoluyla insanın
 yaratılışının devamlı olarak
 tekrarını murad etti. Erkek ve kadının birleşmesi
 tamamlanınca, insan yaratılışının sebebi
 olan olay da tamamlanıyor. 
İnsanlar, işte bu birleşme ile
 nesillerini devam ettiriyorlar. İslam bu birleşme için bir
 ölçü koymuştur. Bu ölçü de nikahtır. Nikahdan maksat da,
 her canlı için gerekli olan neslin devamını
 sağlamaktır. İnsandaki devamlılığın
 gayesi ise, Allah'a ibadet ve dünyayı Allah için imar ederek
 insanların yardımına koşmaktır. Bu, esas gaye
 olunca ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Çocuk Oruç 
İslamın dört temel ibadetinden ve beş
 esasından biri. Farsça'dan Türkçe'ye geçmiş bir isimdir.
 Kelimenin aslı "Ruze"dir. Önceleri "Oruze"
 (günlük) olarak kullanılmış; daha sonra "Oruç"
 şeklinde telaffuz edilmeye başlanmış ve bu
 şekliyle yaygınlaşmıştır. Arapça karşılığı
 "savm" veya "sıyam"dır. Savm kelimesinin lügat
 manası; yeyip-içmekten kendini tutmak, imsak, hareketsiz kalmak ve
 herşeyden el, etek çekmektir. Kur'an-ı Kerim'de bazan
 "susmak" manasına kullanılmıştır
 (Meryem, 19/26). İslami ıstılahta oruç, "İkinci
 fecirden (fecr-i sadık'tan)" itibaren, güneşin grubuna
 kadar yemekten, içmekten, cinsel ilişkiden ve orucu bozan diğer
 şeylerden, Allahü Teala (c.c)'ya kulluk niyetiyle nefsi alıkoymaya
 verilen isimdir. Bilindiği gibi oruç, yalnız bedenle
 yapılan ibadetlerden biridir. Dolayısiyle, her mükellefin ... Kategori : İslam Ansiklopedisi | Etiket: Oruç      
    
 
 |