Arkeoloji
Bilgisayar
Bilim
Bitkiler
Biyografi
Biyoloji
Coğrafya
Din
Edebiyat
Ekonomi
Elektronik
Felsefe
Fizik
Genel
Hayvanlar
Hukuk
internet
İslam Ansiklopedisi
Jeoloji
Kimya
Matematik
Müzik
Programlama
Rehberlik
Resim
Rüya Tabirleri
Sağlık
Sinema
Siyaset
Sosyoloji
Spor
Şifalı Bitkiler
Tarih
Teknoloji
Tıp
Tiyatro
Uzay
Yerler
Ziraat






vuhuv.com

Genel



 Talat Aydemir

Talat Aydemir 1917 senesinde Bilecik 'in Söğüt kasabasında doğan Talat Aydemir, Kara Harp Okulunu ve Kara Harp Akademisini bitirerek kurmay subay oldu. 1950 'den îtibâren 27 Mayıs İhtilâlini hazırlayan çekirdek kadronun içinde yer aldı. Ancak 27 Mayıs 1960 'ta vazifeli olarak Kore 'de bulunduğu için, ihtilâle fiilen katılamadı ve Millî Birlik Komitesine giremedi. Bu ise MBK 'ye şahsî kırgınlık duymasına sebep oldu.Kore dönüşünde Kara Harp Okulu Komutanlığına tâyin edildi. 27 Mayısçıların, Ondörtleri de içine alan radikal kesimi içinde yer aldı. 1960 senesi sonlarında MBK 'nin ılımlı kesimi, radikal kanadı tasfiye etti. Fakat MBK içinde olmayan Talat Aydemir bu gelişmeden etkilenmedi. 15 ...

Kategori : Genel | Etiket: Talat Aydemir

 Talas Meydan Muhârebesi

Talas Meydan Muhârebesi ilk müttefik Türk ve İslâm orduları ile Çin ordusu arasında yapılan meydan savaşı. İslâmiyeti henüz kabul etmeyen Türklerin, Orta Asya 'da İslâm dînini tanıtıp yayan Araplarla berâber Çinlilere karşı Talas 'ta yaptıkları bu harp sebep ve neticesi bakımından çok önemlidir.Göktürk İmparatorluğunu yıkmış olan Çin 'in başındaki Tang Sülâlesi (618-906) devrinde İmparator Hivang-Çang (713-755), Türk Hanoğulları 'nın hâkimiyetindeki Şaş/Taşkent şehrini ele geçirmek istedi. Bu gâyeyle Taşkent Seferine çıkan Kuça Vâlisi Kao Sien-tche çok geçmeden Taşkent hükümdarı Bagatur-tudun 'u esir alarak Çin İmparatoruna gönderdi.Bagatur-tudun 'un öldürülmesi üzerine oğlu Tüen-en, başta Karluklar olmak üzere bölgedeki Türk boylarınıÇin 'e karşı birlikte harekete ...

Kategori : Genel | Etiket: Talas Meydan Muhârebesi

 Talâk (bkz. Boşanma)

Talâk (bkz. Boşanma)

Kategori : Genel | Etiket: Talâk (bkz. Boşanma)

 Takiyyüddîn Sübkî

Takiyyüddîn Sübkî İlk tahsilini babasından gördü. Zamânının âlimlerinden de ilim öğrenip, yüksek seviyeye ulaştı. Daha sonra Kâhire 'ye gidip zamânının en büyük Şâfiî fıkıh âlimi Necmüddîn ibni Rıfâ 'dan, usûl ve diğer aklî ilimleri Alâeddîn Bâcî 'den, tefsir ilmini Alâmeddîn Irakî 'den, kırâat ilmini Takıyyüddîn ibni Saig 'den, hadis ilmini Şerefüddîn Dimyâtî 'den öğrendi. Şeyh Tâcüddîn Atâullah 'ın sohbetlerinde bulunarak ahlâk ilmini öğrendi. Pekçok âlimden hadîs-i şerîf dinledi. Kendisinden de Ebû Haccâc Mizzî, Ebû Abdullah Zehebî, Ebû Muhammed Berzâlî, İmâm-ı Sübkî ve birçok âlim hadîs-i şerîf dinleyip, ilim öğrendiler. Şam 'da kâdılık yaptı. İslâm âlimlerinin büyüklüklerini anlayamayan ve Peygamber efendimiz sallallahü ...

Kategori : Genel | Etiket: Takiyyüddîn Sübkî

 Takvim

Takvim Takvimin başlangıç târihi, insanlık târihi kadar eskidir. İlk insan ve ilk peygamber olan Âdem aleyhisselâma Allah tarafından vahyedilen sahifelerde din ve dünyâya âit bilgiler mevcuttur. Zaman ve takvim bilgileri ilk defâ bu sahifelerden öğrenilmiştir. Peygamber efendimizin Mekke 'den Medîne 'ye hicretini başlangıç olarak alan Hicrî takvimin ayları hazret-i Âdem tarafından bildirilen şekildeydi.Her ilim gibi takvim ilmi de semavîdir. Yâni Allahü teâlânın bildirmesiyle öğrenilmiş, daha sonra geliştirilmiştir. Mevsimleri, ayları, haftaları, günleri hesaplamak için güneş, ay ve yıldızlar gibi gökyüzü cisimlerinin hareketleri esas alınıyordu. Geceyle gündüzün birbirini tâkip etmesi ve ayın seyriyle sıhhatli şekilde zaman tâyini mümkün oluyordu. Ağaçların yapraklanması, hayvanların bâzı ...

Kategori : Genel | Etiket: Takvim

 Takvâ

Takvâ Alm. Frömmigkeit (f), Fr. Piété (f), İng. Piety. Kötülüklerden sakınmak. Allahü teâlânın emirlerini yapıp yasaklarından kaçınmak. Haramların ve şüpheli olanların hepsinden sakınmak. İnsanı, Allahü teâlâya kavuşturan, O 'nun sevgisine ulaştıran güzel huylardan biri de takvâdır. Takvâ, Allahü teâlâdan korkup, yasak ettiği şeylerden elini çekmek, uzaklaşmaktır.İnsana dünyâda ve âhirette zarar veren her şey, kötü ahlâktan meydana gelmektedir. Yâni, zararların, kötülüklerin başı, kötü huylu olmaktır. Kötülüklerden sakınmaya Takvâ denir. Takvâ, ibâdetlerin en kıymetlisidir. Çünkü birşeyi tezyin etmek, süslemek için, önce pislikleri, kötülükleri yok etmek lâzımdır. Bunun için, günahlardan temizlenmedikçe, tâatların, ibâdetlerin faydası olmaz. Hiçbirine sevap verilmez. Kötülüklerin en kötüsü, küfürdür. Kâfirin hiçbir ...

Kategori : Genel | Etiket: Takvâ

 Takımyıldız

Takımyıldız Alm. Sternhaufen, Fr. Constellation, İng. Constellation. Gökte, birbirine göre durumları her vakit aynı kalan, değişmeyen yıldızlar topluluğu. İnsanoğlu çok eski çağlardan beri gökyüzünü gözlemiş ve yıldız kürelerini belirli cisimlere ve yaratıklara benzeterek adlandırmıştır. Günümüzde gökyüzünde 88 takımyıldızı bilinmektedir. Takımyıldızları Lâtince birer kelimeyle adlandırılır. Milletler bu isimleri kendi lisanlarına çevirerek kullanmaktadır.Takımyıldızları burçlar olarak da bilinmektedir. Bütün gökyüzü 88 burca bölünmüştür. Gökyüzünün kuzey ve güney yarımkürelerini kapsayan 88 alandan her biri, bir takım yıldızını meydana getirir. Her yıldız, galaksi veya gök cismi, takımyıldızlarından birinin alanı içinde bulunur. Kırk sekiz takımyıldızının adları ve konumları 17. yüzyılın başına kadar biliniyordu ve günümüzde de geçerliliğini ...

Kategori : Genel | Etiket: Takımyıldız

 Takas

Takas Alm. Kompensation, Ausgleichung (f), Fr. Compensation (f), İng. Exchange of goods; compensation. Alacak, verecek kalmama, ödeşme, sayışma, değişme, birbirine karşı aynı cinsten zamanı gelmiş alacağı bulunan kişilerden birinin tek taraflı beyânıyla karşılıklı borçların az olanı miktarında sona ermesi. Borçları sona erdirmede kullanılan en eski usûllerden biridir. İlk defâ İslâm hukûku tarafından kesin hükümlere bağlanmıştır.Türk hukûkunda takas, borçlar kânununda (mad. 118-124) düzenlenmiştir. Bu kânuna göre, takas için şu şartlar aranır:1) Alacakların konusu aynı cinsten olması, 2) Takas beyânında bulunan kimsenin alacağının alınabilir, borcunun da ödenebilir olması, 3) Takastan ferâgat etmemiş olma, 4) Tarafların birbirinden alacağı bulunmak gerekir.Aşağıdakiler alacaklarının arzusu olmadıkça takas ...

Kategori : Genel | Etiket: Takas

 Tahiyyet-ül-mescit

Tahiyyet-ül-mescit câmiye veya mescide girince kılınan nâfile namaz. Tahiyyet-ül mescit " mescide tâzim (hürmet, saygı) " demek ise de aslında mescidin sâhibine, yâni Allahü teâlâya tâzim etmek demektir. Allahü teâlâya tâzimden maksat, O 'na yakın olmaktır.Tahıyyet-ül-mescit namazı sünnettir. Câmiye girince, oturmadan kılınması iyidir, evlâdır. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem; " Biriniz mescide girdiği vakit iki rekat namaz kılmadıkça oturmasın. " buyurdu. Câmiye girince, tahiyyet-ül-mescit namazı kılmadan oturulmuşsa, kalkıp yine kılınabilir. Bu namazı iki rekat kılmak evlâdır. Dört rekat de kılınabilir. Niyette tahiyyet-ül-mescit denilmese de câmiye girince kılınan farz, sünnet ve nâfile her namaz tahiyyet-ül-mescit namazı yerine geçer. Aynı sevâba kavuşur. ...

Kategori : Genel | Etiket: Tahiyyet-ül-mescit

 Tâhirile Zühre

Tâhirile Zühre Tâhir ile Zühre hikâyesi şöyle gelişir:Çocuğu olmadığı için pek üzgün olan bir hükümdar vardır. Veziri de kendi durumundadır. Bir gün veziriyle geziye çıkarlar. Yolda bir derviş ile karşılaşırlar. Derviş onlara bir elma verir. Doğacak çocukların da birbiriyle evlendirilmesini söyler. O gece yarımşar elmayı eşleriyle yerler. Hükümdarın kızı, vezirin ise bir oğlu dünyâya gelir. Dervişin sözüne uyarak kızın adını Zühre, oğlanın adını Tâhir koyarlar. Bu çocuklar ergenlik çağına gelince birbirine âşık olurlar. Hükümdar ve vezir bu evliliğe râzıdırlar. Fakat tam çocuklarını evlendirmek üzereyken Karadiken isminde bir köle, Zühre 'nin annesini kandırır. Zenci köle hükümdara çeşitli ilâçlar ve sihirler yaparak evlendirme ...

Kategori : Genel | Etiket: Tâhirile Zühre