Dijital ( Digital ) Yayıncılık
Yeni İletişim Çağı ve Dijital Televizyon
Uzun yıllar farklı alanlarda gelişen , Radyo-Televizyon ve Bilgisayar , 1990'lı yılların başında , bilgisayarların görüntüyü işleyebilecek hıza ulaşmasıyla , aynı kulvara zorunlu olarak girmişlerdir . 1990'lı yıllarla birlikte TV alanındaki tüm çalışmalar ‘ortak bir dil-ortak bir sistem' üzerinde planlanmaya başlamıştır . Bu dil , bilgisayar teknolojisinin dili olan ‘o ve 1'lerin dünyası “Dijital Dünya” dijital iletişim dünyasıdır .
‘Dünyada değişmeyen bir şey vardır , o da değişimdir' sözü belki değiştirilerek ‘o da hızlı değişimdir' şeklinde söylenebilir . Dijital dünyanın hızla gelişmesine en iyi örneklerden biri kol saatlerindeki değişimdir . Akrep ve yelkovanı olan analog saatlerin yerine , birkaç yıl içerisinde dijital saatlerin aldığıdır .
Günümüzde dünyanın en zengin adamı ve bilgisayar dünyasınca çok yakından tanınan Bill Gates , büyük TV yayın kuruluşlarından hisse almakta , diğer yanda Sony , Philips , Panasonic , gibi TV endüstrisinin devleri ise Dijital Web TV'leri üretmektedir . Geleceğin dijital iletişimde olduğuna en belirgin örnekler , dijital cep telefonları , İnternet , dijital uydu telefonları , İnternet TV ( WEB TV ) ve internette Televizyon , internette Radyo gösterilebilir .
‘Dijital Nedir?'
Dijital bilgisayarların dilidir . Bilgisayar hangi işlevi , işlemi üstlenirse üstlensin , çalışmasının bu dilde yapılan kodlama ile gerçekleştirebilir . Dijital kodlama dilinin temeli çok eskiye , telgrafa ve Mors alfabesine dayanır . Mors alfabesinde her harfin bir ve sembolün bir kodu bulunur , bu kod ikili sistem dediğimiz Nokta ‘ . ' Ve çizgiden ‘-‘ oluşur . Örneğin mors alfabesi kullanarak yapılacak bir yayında yada yazılacak her bir kelimenin , her bir harfin bir kodlamaya sahiptir . ‘A ‘ harfi için ‘- . - . . ' bu kodlama yapılırsa , diğer taraftaki kişi bunun ‘A' harfi olduğunu bilmektedir . Bu şekilde mesajlar yazılır . Bilgisayar dilinde dijital dünyada aynı bu prensipte çalışır . Morstaki ^ . ^ nokta bilgisayar dili ‘0' sıfır , morstaki '-‘ çizgi , bilgisayar dilinde ‘1' gibi değerlendirilerek bilgisayar dili 0 ve 1 ‘lerin bir araya gelerek kullanılmasıyla çalışır ve bu 0 ve 1 lere ‘Bit' adı verilir . Bu bitlerin belirli bir grubu , bir bütündür ve bir anlam ifade eder . Bilgisayar dünyasındaki ortak dilde de ‘A'harfi için sekiz adet , sıfır ve bir sıra ile kullanılarak “01000001” işlemi yapılır . İşte bu sekiz tane Bit in bir araya gelmesiyle ‘BYTE' oluşur . İşte bu kısa açıklamadan da anlaşıldığı gibi ‘0 ve 1' ler dijital dilinin atomu , bunların oluşturdukları BYTE da dijitalin molekülünü oluşturur .
Dijital dünyada bitler , yani atomlar , byte ‘ları yani molekülleri oluştururlar . Bu moleküllerde bir bütünü ( yazıyı , notayı , sembolü , grafiği , resmi ) oluşturur . Bilgisayarlar önce sırf matematik işlemlerde virgülden sonraki 48 haneyi dahi hesaplamakta kullanılırken sonra yazı ve sembollerin kodlaması ise kelimelerinde bilgisayar dilinde kolayca işlendiği görülmüştür . Sonra ses , efekt yada notaların bilgisayar diline , dijitale çevrilme işlemi gerçekleştirilmiş ve dijital bilgileri işleyen ses cihazları hemen her kademede kullanılmaya başlanmıştır .
Sesin dijitale çevriminde her bir notanın ya da kelimenin , harfin , frekansları , yani titreşim hızı ve şiddeti incelenmiş ve bu özellikleri göz önünde tutularak hiçbir kayıp olmaksızın , dijitale yani molekül ve atomlara çevrilmiştir . Dijital sesin kalitesini ve kullanım avantajlarını , kasetlere göre en iyi CD ‘lerde görebiliriz . Bugün artık hiçbir müzik seti CD player sız üretilmemektedirler . Ayrıca hiç kimse anolag kaset ya da makara bant ile CD'yi karşılaştırmayı düşünmemektedir .
Dijital dünyada yazıların-harflerin oluşumu basit kodlamalarla , sesin dijitalleşmesini ise titreşim hızı ve şiddetinin referans alınmasıyla olduğunu söyledik . Ancak diğer bir soruda grafik , fotoğraf ya da görüntülerin dijitalleşmesi nasıl olmaktadır?
Dijital dünya , grafik ve görüntü işlemeyi 1960'lı yıllarda başarmıştır . Bu sistemin temelinde her grafiğin yada görüntünün , küçük noktacıklara bölünmesi tekniği yatar . Örneğin bir ressam , elindeki değişik renkli mozaik taşlarını bir zemine dizerek istediği motifi , deseni çizebilir . İsterse her hangi bir objenin resmini oluşturabilir . İşte dijital dünyada da bir grafik , resim , görüntü uygun bir tarayıcı ya da kamera aracılığıyla , böyle noktacıklara bölünerek , her bir noktacığında rengini , parlaklığını bitlerle , byte'larla ifade ederek dijitalleştirme yapılır . İşte görüntünün , resmin grafiğin bu en küçük parçasına , noktacığına ‘Pixel' adı verilmektedir . Bilgisayarlar yada dijital teknikle görüntü işleyen her türlü sistem bu noktacıkları tanımakta ve onları istenilen sırayla tekrardan dizerek görüntüleri okumakta kayıt edebilmektedir . Her bir noktacığın ‘Pixel' in dijital dünyada bir byte ile temsil edildiğini ve yayın kalitesindeki bir TV görüntüsünde , yatayda 720 noktacık , dikeyde 576 noktacık olduğunu , toplam 417 . 720 noktacığın , bir görüntü karesi oluşturduğunu belirtelim .
Bir görüntü noktacığının bir harf gibi ‘1 byte' bilgi içerdiği düşünecek olursak , 1 kare görüntü 417 . 720 noktacıktan oluşursa ki bu aynı sayıda harfe eşit demektir , bir kare görüntünün dijital bilgisi 417 . 720 harften oluşan bir kitaptaki bilgiler kadar yer tutmaktadır . TV de saniyede 25 kare görüntü geçirilerek hareket sağlandığı düşünülürse , demek ki dijital TV görüntüsünün1 saniyesinde , 417 . 720x25=10 . 368 . 000 ( on milyon üç yüz altmış sekiz bin ) noktacık bulunacaktır . Buradan 1 saniyelik dijital görüntü bilgisinin 10 milyon harften oluşan bir ansiklopedinin içindeki yazıların bilgisine eşit olduğu ortaya çıkar . Dijital görüntü yazı ile karşılaştırıldığında çok büyük kapasiteleri istemesi nedeniyle , bilgisayarların görüntü işlemesi 1990'lı yıllara kadar gecikmiştir . Ancak 90'lı yılların başında dijital görüntüyü işleyebilecek kapasiteye , hıza ulaşan mikro işlemciler ve ek birimleri üretilebilmiştir . 90'lı yıllarda hızla ucuzlayan bu mikochipler dijital iletişim teknolojisinin temelini oluşturmaya başlamıştır .
Dijital dünyanın beyni olan mikroişlemcilerin üretimin yapan dev firmaların özel bir teknoloji gelişim politikaları bulunur ve bu 1980'li yıllardan günümüze kadar hep aynı tempoyla devam etmektedir . Bu politika chip üreticileri her 18 ayda bir , mevcut chiplerinin işlem kapasitesini ve hızını iki katına çıkarmakta ve aynı oranda da maliyetleri , dolayısıyla satış fiyatları düşmektedir .
1990 yılında saniyede 20 milyon işlem yapabilen ( yani 20 milyon harften oluşan bir metni bir saniyede tarayabilen ) mikroişlemciler 600dolar'a satılırken bugün 1999'da saniyede 600 milyon işlem yapabilen mikroişlemciler aynı fiyata satılmaktadırlar . Bu üretim politikası - teknoloji aynı şekilde hafıza chiplerinde , ses ve görüntü işleme chiplerinde , bilgi saklama disklerinde gelişirse ki gelişmektedir - 2010 yılında tümüyle dijital görüntü ve ses kayıtlarını yapan ve izletebilen sistemler , hemen herkesin kolayca alabileceği bir fiyata , bir ayakkabı fiyatına düşecek dolayısıyla kullanıcı sayısı milyarlarla ifade edilecektir .
Dijital Televizyon ve Yayıncılığı
Dijital teknolojinin iletişim alanına girmesi öncelikle , telefon ve benzeri ses iletimine dayanan alanlarda , kıtalar arası iletişim sağlanmıştır . Bunlar önceleri bakır kablolarla ya da koaksiyel kablolarla olmuş , daha sonra Fiber optik kablolar üzerinden , en sonunda ise sabit yörüngeli uydular ile dijital seslerin karşılıklı iletişimi gerçekleştirilmiştir . Aynı iletim ağlarında 100 telefon kanalı işgal edilerek , dijital görüntü ve ses , 1990'lı yılların başından itibaren tüm Radyo-TV yapım , yayın merkezlerinin farklı birimlerde kullanılmaktadır , ve aynı birimlerin , noktadan noktaya , bölgesel , ulusal yayın ağı oluşturmakta dağıtım sistemleri , uydu ya da karasal link bağlantıları , dijital iletim formunda ve standartlarında gerçekleştirilmektedirler .
Mevcut iletişim teknolojisinde yayıncılık , dört ayrı iletim alanında yapılmaktadırlar . Bunlar;
Yer yayıncılığı
Kablo yayıncılığı
Kablosuz kablo TV yayıncılığı
Uydu yayıncılığı
Yukarıda sıraladığımız her bir iletim alanının kendine özgü iletim ve işletim zorlukları olmasına karşın , yıllardan beri eski analog teknoloji standartlarıyla kullanılmaktadırlar . 1990'lı yıllarla birlikte bu iletim ağları , kademe kademe dijital teknoloji ile tanışmış ve farklı uygulamalarda denenerek , değişim , gelişiminin geleceğin dijital görüntü ve ses iletiminde olduğu ispatlanmıştır .
Analog iletişim teknolojisi ile karşılaştırarak , Dijital iletişim teknolojisinin yayıncı ve izleyiciye getirdikleri şöyle sıralayabilir;
Daha kaliteli görüntü ve ses getirmiştir .
Uydu üzerinden ve kabloda yapılan yayınların , taşıdığı kanal kapasitesini arttırmıştır . Uydu aktarıcısından , sadece bir analog TV kanalı yayın yapabilirken , dijital teknoloji aynı aktarıcıdan daha kaliteli olarak , 4 ayrı TV kanalı yapılmasını sağlamış ve bu da 4 kat daha fazla izleyici ve 4 kat düşük yayın maliyeti getirmiştir .
Analog yayınlarda atmosferik şartlardan ve iletim ağı hatlarından dolayı oluşan parazitlerin , gürültülerin , giderilmesi mümkün olmamasına rağmen , dijital yayın teknolojisinde , her türlü parazit ve gürültü giderilerek çok daha temiz ve hatasız iletişimi sağlamak mümkündür .
Analog görüntü ve sesin kaydında ve iletiminde meydana gelen kayıplar dolayısıyla , tekrarlanması , dağıtılması ya da kopyalanmasın da kalite düşmektedir . Dijital görüntüde ise neredeyse sınırsız sayıda kopyalama ve farklı iletim ağlarına aktarma , kayıpsız ve kalite düşmesi olmadan yapılmaktadır .
Dijital yayıncılıkta , görüntü ve seste olan tekrarlar , gereksiz bilgiler kaldırılarak yapılan sıkıştırma sonucu , bilgilerin daha dar bir banda , frekansta iletilmesi mümkün olup , kablo TV kanal kapasitesini en az 4 kat arttırabilmektedir .
Dijital yayıncılıkta , dijital kodlu görüntü ve sesler , mevcut tüm iletim ağlarına ( kablo TV , uydu ve yer yayını ) uyumlu olması yanında , İnternet gibi geleceğin yaygın iletişim standartlarında da iletilmesi mümkün olmaktadır .
Dijital yayıncılık teknolojisi kendi yapısının doğal bir gereği olarak , etkileşimliliği ( interactivitiy ) ve karşılıklı iletimini getirmektedir .
Dijital görüntü ve ses yayıncılığında , kullanıcılara , izleyicilere yönelik ek bilgiler , trafik , hava durumu , borsa ve spor bilgileri , teletext verileri ya da alt yazı şeklinde , kullanıcının talebine bağlı olarak gönderilebilirken , istenirse 2 ayrı dilde film yayını , ya da 4 , 5 kanallı müzik yayını yapabilir .
Dijital yayıncılığın bu özelliği sayesinde , normal görüntü ve sesin yayında , dakikada onlarca sayfa metin gönderilerek , izleyicinin ilgilendiği her konuda bilgilendirilmesi mümkündür . Örneğin bu yöntemle , günlük bir gazetenin tüm sayfaları , resimleri ile birlikte , birkaç dakika içinde aboneye gönderilerek , abonenin alıcı ünitesinin hafızasına kayıt edilir ve abone istediği zaman bu elektronik gazeteleri istediği zaman okuyabilir .
Dijital yayıncılık , isteyene istediği programı seçme şansını verirken , yayın merkezinden , izleyici talebine bağlı olarak , farklı programlar , farklı abonelere doğrudan gönderilebilir .
Dijital yayıncılık teknolojisi bu özellikleriyle farklı kullanım alanları oluşturup , mevcut alanların , eğitim , eğlence , alışveriş , bankacılık ve haber vermedeki etkinlikleriyle ve düzeylerini yükseltmektedir .
Dijital yayıncılıkta görüntü sinyali , izleyicinin talebine göre farklı ekran çerçeve oranlarını 4:3 ya da 16:9 seçme şansı vermektedir .
Dijital görüntü ve ses , farklı kullanıcılara farklı kalitede ve detayda gönderebilmekte , izleyici , alıcısının kalitesi ve kapasitesini göre izleme yapabilmektedir .
Uydu yada kablo üzerinden yapılan , birleştirilmiş dijital kanal yayını ile izleyiciler spor karşılaşmalarını saha içinde istediği noktadan , kale arkasından ya da orta noktadan izleyecek şekilde , anında seçebilmektedir .
Kısacası dijital TV yayıncılığı evlerimizdeki televizyonu ‘aptal kutusu' olarak nitelenmesine sebep olan tek yönlü pasif izleme aracı olmaktan çıkarıp , her yönüyle izleyiciyi etkinliğin içine aktif biçimde katan bir iletişim ortamı , etkileşim ortamı oluşturmaktadır .
1990'lı yılların başında , tüm dünya ülkelerine uyumlu dijital yayıncılığın teknik standartların belirlenmesine başlanmıştır . 1993 yılında , Avrupa da birkaç TV istasyonu , yayınlarını dijital teknoloji ile uydu üzerinden yaparken , bugün yalnız Avrupa da uydu üzerinden dijital görüntü-ses yayını yapan kanal sayısı 500'ü çok tan aşmıştır .
Dijital teknolojinin iletişim standartları , eski analog iletişim ağlarını ve ek iletişim formatlarını kapsamaktadır . Amerika ve Japonya'nın farklı olan renkli TV standardı NTSC sistemi ile de uyumlu olan bu standartlar DVB ( Digital Video Broadcasting ) standartları adı verilmiştir .
Bu standartların üzerinde çalışan 30 ülke ve 200 büyük organizasyon bulunmaktadır . 1997 yılında DVB standartlı verici ve alıcı sistemleri üretilerek kullanıcıya satışa başlamıştır . Kullanıcılar için üretilen alıcı sistemler ( Set top box ) farklı iletim kanalları için ( uydu-kablo ve yer yayınları için ) geliştirilmiştir . Her üç iletişim alanı için dijital yayınları alabilecek özel chipler dizayn edilmiştir ve büyük TV , uydu , kablo TV alıcısı üreten firmaların bu chipleri ürettikleri sistemlere koyarak , dijital alıcıların maliyetlerinin ucuzlaması hedeflenmiştir . Bu tür chipler içeren sistemler , DVB IRD ( Digital Video Broadcasting integrated receiver decoder ) adı ile tanımlanmaktadır .
DVB standartları iletişim teknolojisinin geleceğini oluşturduğundan , Avrupa Yayın Birliği EBU ( European Broadcasting Union ) , uluslararası yayın birliği ITU ( International Telecommunication Union ) başta olmak üzere , onlarca komite , kuruluş bu standartların uygulanması ve geliştirilmesini desteklemekte ve kendi ülkelerinde bu standartlara uyumluluk için gerekli yasal ve hukuksal değişiklikler yapılmaktadır .
Dijital yayıncılığın ( DVB ) temelinde şu teknik özellikler bulunmaktadır;
Tüm görüntü bilgileri , hangi kalitede olursa olsun , dijital ve MPEG-2 tekniği ile yayınlanmaktadır .
Teletext , altyazı ve diğer etkileşim görüntü bilgileri MPEG verilerine eklenmektedir .
TV yayınlarının tüm sesler 2 ya da 5 kanal olabilir ve formatı dijital MPEG-2 ses sıkıştırmalıdır .
Çok kanallı yayınlarda tüm seslerin , şifreli-şifresiz olarak bir paket içine dizinlenmesi , MPEG-2 yayın formatı TS ( Transport stream ) ile yapılmaktadır .
Her türlü iletim ağı için uyumlu bir hata düzeltme tekniği ( FEC ) uygulanmaktadır .
Dijital Teknolojinin TV Yayıncısına Kazandırdıkları
Dijital teknoloji ilk aşamada yayıncılar için uydu üzerinden yayın , aktarma amaçlı kullandıkları , bant genişliğini azaltmış , dolayısıyla uyduya ödedikleri kiraların 4 ile 8 kat düşmesini getirmiştir .
Dijital teknoloji daha çok kanalın aynı uyduya ya da kabloya daha kaliteli olarak sığdırılmasını sağlamış , böylece yayıncı alternatif programlar ile izleyiciye ulaşabilmiştir .
Dijital teknoloji her türlü iletim kanalında , gürültüsüz , bozulmasız ve birbirine karışmadan izleyiciye ulaşılabilmeyi getirmiştir .
Dijital yayınların , aktarma ya da dağıtım anında kalite kaybı , analog yayınlara göre çok daha az olduğundan aktarma ve dağıtım maliyetleri düşmüş , daha uzak mesafelere daha ekonomik olarak ulaşım sağlanmıştır .
Dijital yer yayıncılığında , mevcut UHF ve VHF bantlarında daha fazla kanalın daha düşük güçte vericiler kullanılarak , daha geniş alanlara yayınlanması mümkündür . Örneğin; 100KW yayın gücüne sahip bir analog TV vericisinin kapsadığı yayın alanını , 1'er KW lık 4 adet dijital vericiyi , birbirine senkron çalıştırarak kapsamak mümkündür . Bu vericilerin senkron çalışması nedeniyle , elektromanyetik dalgalarda oluşacak girişim sıfıra yakın olmaktadır . Ayrıca daha düşük güçte vericilerin , yüksek güçte vericilere nazaran işletme maliyetleri düşüktür .
Dijital teknolojinin , yapım merkezlerinde , kameradan yayına kadar kullanılması ile işletme maliyetleri düşecek , daha çok sayıda program yapılmasına , dolayısıyla ek kanalların açılmasına imkan verecektir .
Fiber optik kablo ile birbirine dijital bağlanan kablo TV dağıtım merkezlerinin her bölgede , farklı program paketleri yayınına imkan verecek , o bölge izleyicilerinin , aylık program , film seçeneklerini merkeze ulaştırarak , program akışlarını düzenlemeleri mümkündür . Dijital yayıncılıkta fiber optik kablo kullanıldığında , yaklaşık 5000 kanala kadar görüntü taşınabilecek , istenilen eve , kendi özel kanalını seçmek mümkün olabilecektir . Fiber optik dağılım , ekonomik oldukça yüklü olmasına rağmen , her ev kendi filmlerini , kendi istediği zaman seyredebilecektir .
Yayıncılar dijital teknolojiği kullandıklarında , yayın kanallarına eklenecek etkileşim , alışveriş ve özel kullanıcı verileri ile yayın anında herhangi bir ürünün detaylı tanıtımını ve isterse satışını bile yapmaya imkan vererek , daha fazla reklam geliri alabilecek , değişik mal ve hizmet için yeni alışveriş ortamları gelişecektir .
Dijital teknoloji ile yayıncı şifrelemeyi 5 yada 8 kanala birden yapabildiği gibi her kanalda program , dizi başına da şifreleme yapabilecektir . İzleyicilerin abonelik koşullarını esneterek aboneler , izlediği 1 ya da 2 film için ücret ödemesi sağlanarak , yayıncılar çok daha geniş abone sayısına ve grubuna hizmet verebilecektir .
Dijital teknolojide kablo ya da uydu üzerinden yayın yapıldığında , yayıncı hangi kanalını kaç abonenin izlediğini , anında tespit ederek , ‘Rating' karmaşası çözülecektir . Yayıncı , kodlu- şifreli yayınlarını , değişik yayın bölgelerinde farklı şifre uygulayarak ( kablo TV"de İstanbul ayrı Ankara ayrı vs . olabilir ) abone denetimi ve ücretlemesini daha sağlıklı yapabilecektir .
Dijital yayıncılıkta kalite artmasına rağmen , ucuzlayan yapım , yayın maliyetleri ile yayıncı 2 ya da 4 kanalı bir paket kanal olarak kullanıp , bu kanalların aynı ya da farklı iletim ortamlarında , saat farklı yayınlanmasını sağlayarak , izleyicinin istediği programı en geç yarım saat ara ile bu kanallar içinden seçerek izleyebilmesine olanak sağlayacaktır . ( Near Video on Demand ( kanallarda dönüşümlü program yayını ) )
Belirli bir ücret karşılığı , izleyicinin özel olarak talep ettiği film , dizi , haber ya da belgesel programı bu izleyicinin istediği saatte , kendi bölgesinde , mahallesindeki video sunucu ( video server ) sistemine yükleyerek izleyicinin istediği zaman bu filmi , diziyi izlemesine olanak sağlamamaktadır . ( Real Video on Demand )
Dijital yayıncılık ile normal yayın anında abonenin isteğine bağlı olarak günlük gazeteler , borsa , spor karşılaşmaları sonucu , alıcı kutuya Set Top Box a yüklenerek , izleyicinin her an erişmesi sağlanabilir .
Dijital yayıncılığın normal yayın akışı anında , akış bozulmadan İnternet erişimi sağlanıp ( telefon ile erişim , TV kanalından veri aktarımı ) E-mail vs . yoğun bilgiler kullanıcıya görüntü arasında ulaştırılabilir .
Dijital yayıncılıkta , normal yayın akışı bozulmadan evdeki çocuklar için yeni çıkan video oyunlar ve eğitici programlar , ilgili oyun kutusuna yüklenerek oyun oynaması sağlanabilir .
Dijital yayıncılıkta işitme özürlüler için ekrandaki filmin seslerini alt yazı olarak değişik boylardaki yazı stilleri ile görüntü üstüne bindirmek mümkün olmaktadır ( closed captioning ) bu işlem için abone , sadece alıcı kutusuna ek bir kart alacaktır .
Aynı şekilde görme özürlüler için ekranda oynayan filmin normal seslerin dışında filmdeki aksiyonu anlatan ikinci bir ses kanalı , dijital yayıncılığın sağladığı standart özelliklerdir .
Dijital teknoloji TV izlemeyi tek yönlü bir iletişim eylemi olmaktan kurtarıp , izleyiciyi TV ile görsel , işitsel etkileşime sokarak , eğlence aracı özelliklerine , eğitim , alışveriş , bankacılık ve benzeri eylemleri gerçekleştirmesini sağlayan aktif bir iletişim aracı şeklinde dönüştürmektedir .