Isı Ve Sıcaklık 
 ISI VE SICAKLIK  
Güneş ışınları  yer yüzüne ulaşınca ,  üzerine düştüğü taş ,  toprak ,  su gibi maddeler ısınır;  ışınların bir kısmı ısıya dönüşür .  Yazın çok ısınan taş ,  kum ,  toprak gibi  maddelerin sıcaklığı artığından üzerine çıplak ayakla basamayız .  Isıtılan bakır  tencerenin de bir süre sonra sıcaklığı artarak ,  elimizi yakacak duruma gelir .   Yeteri kadar ısıtılmış olan odun ya da kağıt parçası ise tutuşur .  
Petrol ürünleri ,   odun ,  kömür gibi yakıtların yapılarındaki enerji ,  bu yakıtlar yandığında ısıya  dönüşür .   
Elektrik  enerjisi ,  maddenin iç enerjisi ,  ışık enerjisi ,  ses enerjisi ,  güneş enerjisi gibi  ısı da bir enerji çeşididir .  Yemek pişirmede ,  ısınmada ,  makinelerin ,  motorların ,   fabrikaların , santrallerin çalıştırılmasında bu ısıdan yararlanırız .  Isı  enerjisini üretebilmek için önce diğer bir enerji türünün tüketilmesi gerekir .   Söz gelişi kömür yanmadan ısı enerjisi elde edemeyiz .  Yanma sırasında kömürdeki  kimyasal enerji ısı enerjisine dönüşür .   
Elektrik  enerjisi; elektrik ocağı ,  ütü ,  ısıtıcı ,  fırın gibi araçlardaki tellerde ısıya  dönüşür .  Biz de bu enerjiyi çeşitli işlerimizi yapmada kullanırız .  
  
Maddeler katı ,   sıvı ve gaz olmak üzere üç halde bulunurlar .  Her üç halde de maddelerin  moleküllerinden ve atomlardan oluştuğunu biliyoruz .  
Katı bir  maddenin molekülleri bulundukları yerde titreşim hareketi yapar .  Sıvının  molekülleri birbiri üzerinde kayarak yer değiştirirler .  Gazlarda ise moleküller  bulundukları kabın içinde bağımsız olarak her yöne hareket ederler .  İster katı ,   ister sıvı ,  ister gaz halinde olsun ,  belli sıcaklıktaki her maddenin molekül ve  atomları hareketlidir .  
Molekül ya da  atomlar değişik hızlarla hareket ettiklerinden hepsinin hızları birbirine eşit  değildir .  Buna göre her atom ya da molekülün ortalama bir kinetik enerjiye sahip  olduğunu söyleyebiliriz .  
Her bir  molekülün sahip olduğu kinetik enerjinin değeri çok küçüktür .  Bu nedenle tek tek  moleküllerin kinetik enerjilerini hissedemeyiz .  Herhangi bir maddeyi oluşturan  moleküllerin sayısı oldukça fazladır .  Sayılamayacak kadar çok sayıdaki  moleküllerin kinetik enerjilerinin toplamı çok büyük değerlere ulaşır .  Biz bu  toplam enerjiyi ölçebiliriz .  
Büyün  moleküllerin sahip olduğu kinetik enerjilerin toplamını o maddeyi oluşturan  molekül sayısına böleriz .  Böylece molekül başına düşen ortalama kinetik enerjiyi  elde ederiz .  Bu da bize o maddenin sıcaklığı hakkında bir fikir verir .  
Moleküllerin  hareketleri arttıkça ,  kinetik enerjileri artar .  Bu ise molekül başına düşen  ortalama kinetik enerjinin; kısaca sıcaklığın artmasıdır .  Buna göre sıcaklık bir  maddedeki moleküllerin ortalama kinetik enerjileri ile ilgili bir büyüklüktür .  
Bir maddeye  ısı verildiğinde moleküllerin hareketi hızlanır ve kinetik enerjileri artar .   Kısaca moleküller kinetik enerji kazanır .  Böylece ısı enerjisi kazanan  maddelerin sıcaklıkları yükselir .  
Soğuyan  maddelerde ise moleküllerin hareketi yavaşlar .  Bu da moleküllerin kinetik  enerjilerinin azalması demektir .  Isı enerjisi kaybeden maddelerin sıcaklıkları  düşer .  
Anlatılanlardan  da anlaşılacağı gibi ısı ile sıcaklık aynı kavramlar değildir .  Buna örnek  verelim .  
Kaynamakta olan  çaydanlıktaki sudan bir çay bardağı su alalım .  Çaydanlıktaki ve çay bardağındaki  suların sıcaklıkları aynıdır .  Fakat ikisindeki ısı miktarları birbirine eşit  değildir .  Çaydanlıktaki sıcak su ile daha çok buz eritebiliriz .  Bir bardak sıcak  su ile eritilen buz çok azdır .  Çaydanlıktaki suyun ısısı bir bardak suyun  ısısından daha fazladır .  
SICAKLIK 
Bir cismin ne  kadar sıcak olduğunun ölçüsüdür .  Derideki duyu alıcılarının yardımıyla bir  cismin sıcaklığı konusunda kabaca da olsa bir izlenim denebilir .  Ama sıcaklığın  tam olarak bilinmesinin gerektiği işlerde ya da derinin dayanabileceğinden daha  sıcak ve daha soğuk cisimlerin ölçümünde termometre kullanılır .  Sanayi  fırınlarındaki gibi çok yüksek sıcaklıkların ölçümünde ise pirometrelerden  yaralanılır .   
Termometrenin  üzerinde bir sıcaklık ölçeği vardır .  Pek çok ülkede kullanılan Celsius ölçeğine  göre ,  buzun erime noktası 0 derece ,  suyun kaynama noktası 100 derecedir .  Bugün  ABD`de kullanılmakta olan Fahrenheit ölçeğine göre buzun erime noktası 32  derece ,  suyun kaynama noktası ise 212 derecedir .  Kelvin ise bilim adamlarının  kullanır .  
Bir cismin  sıcaklığı moleküllerinin titreşim hızına bağlıdır .  Molekülleri ne kadar hızlı  titreşirse cisim o kadar sıcak ,  ne kadar yavaş titreşirse cisim o kadar soğuk  olur .  Moleküller hareket halinde olduklarından kinetik enerjiyi sahiptir .  Bir  cismin sıcaklığı moleküllerinin ortalama enerjisini gösterir .  Eğer herhangi bir  cisim ,  moleküllerinin tamamen hareketsiz hale geleceği ve tüm hareket  enerjilerini yitireceği bir noktaya kadar soğutulabilseydi ,  böyle bir noktada  artık hiçbir iç enerji bulunmazdı .  Hiçbir cisim bundan daha soğuk olamaz .  Mutlak  sıfır denen bu sıcaklık yaklaşık 273 santigrat derecedir .  Mutlak sıfıra ulaşmak  imkansızdır; ama bilim adamları bu noktanın derecenin milyonda biri kadar  yakınına ulaşabilmeyi başarabilmişlerdir .   
Diğer bütün  memeliler ve kuşlarda olduğu gibi ,  insan vücudu da çevre sıcaklığından bağımsız  olarak belli bir sıcaklığı korur ve bu sıcaklık pek az değişir .  İnsanın normal  vücut sıcaklığı 36 , 9 santigrat derecedir .  Normal vücut sıcaklığı insandan insana  ve ölçümün yapıldığı vücut bölgesine göre çok hafif bir değişim gösterir .  
Sıcaklığın  Ölçülmesi 
    
Kaynamakta olan  çaydanlığa elinizi dokunmaktan sakınırız .  Çünkü onun çok sıcak olduğunu ve  elimizi yakacağını biliriz .  Bir buz parçasını elimize aldığımızda elimizin  üşüdüğünü hisseder ,  buzun çok soğuk olduğunu belirtiriz .  
Buna göre bir  maddenin sıcak ya da soğuk olması ,  onun sıcaklık derecesi ile ilgilidir .  Sıcak  olan bir maddenin sıcaklık derecesi yüksek ,  soğuk olanın ise sıcaklık derecesi  düşüktür .  
İki  maddeden  hangisinin sıcak ya da soğuk olduğunu dokunma duyumuzla anlayabiliriz .  Fakat her  sıcaklığı ölçmede dokunma duyumuz yeterli olmayabilir .  Dokunma duyumuzun  dayanabileceği sıcaklık derecesine kadar olan sıcaklıklar ile ilgili kabaca bir  fikir ediniriz .  Bunu da sıcak ,  soğuk ,  ılık biçiminde belirtiriz .  Dokunma  duyumuzu kullanarak sayısal bir değer vererek yanılma ihtimali yüksektir .    
Bu nedenle  sıcaklık ölçülürken ,  kesin ve doğru değerler veren araçlar kullanılır .  Bir  maddenin sıcaklık derecesini sayıyla gösterebilen bu araçlara termometre   adı verilir .  
Termometre  Çeşitleri 
Isınınca  genleşmeleri sıcaklıkla orantılı olan katı ,  sıvı ,  gaz maddelerden çeşitli  termometreler yapılmıştır .  Çok yaygın olarak kullanılan sıvılı ve metal  termometrelerdir .  
 Sıvılı  Termometreler:  
Sıvılı  termometrelerde genleşmeleri büyüyen ve sıcaklıkla orantılı olan sıvılar  kullanılır .  İnce cam boru içindeki sıvı; cıva ise cıvalı termometre ,  alkol ise  alkollü termometre adını alır .  
Cıva 39  santigrat derecede donar ,  357 santigrat derecede kaynar .  Cıvalı termometreler  ile 39 santigrat derece ile 357 santigrat derece arasındaki sıcaklıkları  ölçebiliriz .  Çok soğuk kış günlerinde bu termometreler kullanılmaz .  Bunu yerine  donma sıcaklığı daha düşük olan alkollü termometreler kullanılır .  Çünkü alkol  yaklaşık olarak-115 santigrat derecede donar .  Bu termometreleri kutuplarda  kullanmak mümkündür .  Ancak kılcal boru içindeki sıvının iyi görülebilmesi için  kırmızı ,  mavi ,  sarı vb .  renkli boya maddeleri ile boyanması gerekir .  Sıvılı  termometreler kullanıldıkları yerlere göre çeşitli isimler alırlar .  Duvar  termometresi ,  laboratuar termometresi ve hasta termometresi gibi .  
      
 Hasta  Termometresi:  
Cıvalı bir  termometredir .  Vücut sıcaklığını ölçmede kullanılır .  35 santigrat derece ile 42  santigrat derece arasındaki sıcaklıkları 1/10 incelikle ölçer .  Bu  termometrelerin haznesi ile kılcal borunu birleştiği yerde bir boğum bulunur .   Vücut sıcaklığı ölçüldükten sonra termometre sapından tutularak sallanır .  Neden?  Yeni bir ölçmeye hazır olan termometre ağız içi  ya da koltuk altına konularak  vücut sıcaklığı ölçülür .  
 Metal  Termometre:  
Cıvalı ve  alkollü termometreler ile ölçülemeyen sıcaklık derecelerini ölçmek için metal  termometreler kullanılır .  Metal termometreler ile 1600 santigrat dereceye kadar  olan yüksek sıcaklıklar ölçülebilir .  Fabrika ve fırınlar kullanıldığı yerlerdir .   
GÜNLÜK  HAYATIMIZDA ISI VE SICAKLIK   
Bir kibrit alevi  ile yemeğimizi pişiremeyiz .  Genellikle evlerimizdeki ocaklarda 12 kglik tüpler  içinde sıvılaştırılmış petrol gazı kullanırız .  Bu tüp içindeki gaz yandığında  yaklaşık 40 gün yemeğimizi pişirebiliriz .  Aynı gazı verdiği ısı ile odamız 7-8  gün ısıtılabilir .  Çünkü tüpün içindeki ısı kibrit alevinin verdiği ısıdan çok  fazladır .  Bir ton taş kömürünün verdiği ısı ,  iki ton linyitin verdiği  ısıdan  daha fazladır .  Bu yüzden ton başına fiyatı linyitin iki katı da olsa linyit  yerine taş kömürü alan karlıdır .  Çünkü aynı para ile daha çok ısı satın  almaktadır .  Sonuç olarak ısı alınıp satılan bir enerji çeşidi olmaktadır .  Isı  enerjisi doğrudan ölçülemez .  Isı miktarı hesapla bulunur .  Birimi joule   ‘dir .   Isıyı ölçmede kullanılan araç ise kalorimetre dir .   
Her gün  dinlediğimiz hava raporlarında derece santigrat cinsinden verilen değerler  sıcaklıklardır .  Giyimimizi havanın sıcaklığına göre ayarlarız .  Denize girerken  bizim için önemli olan suyun sıcaklığıdır .  Sıcak maddenin ,  soğuk maddeden daha  yüksek olan özelliği sıcaklığıdır .  Maddelerin sıcaklığı doğrudan ölçülebilir .   Sıcaklığı ölçmede kullanılan araç termometre dir .  Birimi ise santigrat  derecedir .   
ISI 
  
Isı bir cismin  sıcaklık derecesini belirten enerjidir .  Isı miktarıyla sıcaklık doğru  orantılıdır .  Bir cismin üzerindeki ısı arttıkça o cismin sıcaklığı da artar .   
Fizik biliminin  büyük dallarından biri de ısı bölümüdür .  Dünyamızda geçen hemen hemen her olayda  ısı önemli bir yer tutar ,  insanların yer yüzünde ilk olarak karşılaştıkları  tabiat olaylarından biri de ısı olmuştur .  
İnsanlar ,  tabiat  olaylarının sebeplerini ,  kanunlarını araştırmaya başladıktan sonra ,  ısının ne  olduğunu da merak ettiler .  Önceleri ısıyı bir cisim sandılar .  Ancak deneyler  ısının ağırlığının olmadığını gösteriyordu .  Isıtmadan önce ,  ısıttıktan sonra  tarttıkları cisimlerin ağırlığında bir değişiklik görmediler .  Öyleyse ısı gözle  görülmeyen ,  ağırlığı olmayan ,  sıcak bir cisimden soğuk bir cisme geçebilen yani  akışkan bir cisimdir .  Buna kalorik adını verirler .  1800 yılına kadar bu inanış  sürüp geldi .  Ancak ,  bundan sonra ısının cisim olmadığını gösteren deneyler  yapıldı .  
 Isı Üzerinde  Deneyler:  
Bu deneylerden  ilkini aslında Amerikalı olan ,  bağımsızlık savaşında İngilizleri tuttuğu için  sonradan İngiltereye kaçan Kont Rumford yaptı .  Eskiden topları silindir  biçimindeki demirlerin ortasını oyarak yaparlardı .  Bu delme işlemi sırasında yem  demir sinindir hem de deliği açan torna kalemi ısınır .  Bu olaya dikkat eden  Rumford ısı cisminin nereden geldiğini araştırdı .  Topun çevresine ısı geçirmeyen  keçe sardı ,  gene ısı meydana geliyordu .  Kalemin hızını arttırdı ,  sıcaklık daha  yükseldi .  Bu gözlem sonunda Rumford şu sonuca vardı: dışarıya karşı yalıtılmış  bir cisim kendi kendine bir cisim doğuramaz: öyleyse ısı bir cisim değil  harekettir .  
Bundan sonra  gene İngiliz bilgini Sir Humphrey Davy çok soğuk bir kış gecesi ,  iki buz  parçasını birbirine sürtünce ,  buzların eridiğini gördü .  Deneyi düşük sıcaklıkta  bir daha yaptı ,  buzlar gene eridi .  Buz ancak 0 derecenin üstünde eridiğine göre  sürtme sonunda buzların sıcaklığı 0 derecenin üstüne çıkmıştı .  Başka bir cisimle  bağlantısı bulunmayan buzlara ısı cismi nereden geliyordu? Bu sorunun  karşılığını arayan Davy de ısının bir cisim olmadığı sonucuna vardı .  Daha sonra  İngiliz Juoleun da bir kap içindeki karıştırarak ısıtmasıyla ısının cisim  olmadığı artık iyice anlaşılmış oldu .   
 Isı Nedir:  
Bugün artık  herkesin kabul ettiği kurama göre ısı ,  bir çeşit enerjidir .  Bilindiği bütün  cisimler moleküllerden ,  onlarda atomlardan meydana gelirler .  Bu moleküller de  değişmez değillerdir; sürekli olarak hareket halindedirler ,  kaynaşırlar .  Bu  kaynaşmaları moleküllerde kinetik enerji bulunduğunu gösterir .  Bazı moleküllerde  potansiyel enerji de vardır .  Bir cisme dışardan ısı enerjisi verirsek ,  cismin  toplam kinetik ve potansiyel enerjisinde bir değişme olmaz .  Bu enerji  moleküllere geçer ,  onların hareketini güçleştirir .  Bu yüzden ,  birbirine sürtülen  iki cisim ısınır .  Sürtünmeyle verilen enerji ,  moleküllerin hareketini arttırır ,   bunu sonunda da cisimler ısınır .  Çekiçle dövülen demirin ısınması da bundandır .   Vurma sırasında cisimlere verilen enerji onların moleküllerinin artırmış ,   dolayısıyla cisimleri ısıtmıştır .  
Demek ki ısı bir  enerjidir .  Katı  ve sıvı cisimlere verilirse onların moleküllerinin hem kinetik ,   hem de potansiyel enerjiler4ini arttırır .  Gaz halindeki cisimlere verilirse  moleküllerin yalnız kinetik enerjisi artar .  
Isının  Cisimler Üzerindeki Etkileri 
         1  )  Katılarda:  
Bir cisme ısı  verilirse o cismin sıcaklık derecesi yükselir .  Bunun için cisimlerin sıcaklık  derecesi belirtilmiştir .  Saf suyun donduğu sıcaklık derecesi 0 ,  kaynadığı  sıcaklık derecesi de 100 kabul edilmiştir .  Bu iki değerin arası 100 eş parçaya  bölünmüştür .  Bu bize santigrat sıcaklık derecesini verir .  C ile gösterilir .   Bundan başka Fahrenhayt ve Reomür sıcaklık dereceleri vardır .   
Uzatma  Katsayısı .  Genel olarak ,  cisimlere ısı verilince boyutları uzar .  Bir maden  çubuğu bütün uzunluğu boyunca ısıtıldıktan sonra ölçersek boyunun soğuk durumuna  göre arttığını görürüz .  Bu uzama her cisimde aynı değildir .  Aynı ısı değerleri  için cisimlerin uzamaları farklıdır .  Bunu belirtmek için uzama katsayısı  kullanılır .  Bir cismin birim uzunluğunun 1 santigrat derece sıcaklık farkında  uzadığı miktara o cismin uzama katsayısı denir .   
 2  )  Sıvılarda:  
    Sıvılar  da genel olarak ısı aldıkları zaman hacimce genleşirler .  Yalnız ,  sıvıların belli  bir hacimleri olmadığı için bir kap içinde bulundurulurlar .  Isıyla hacim  değişmesini incelerken kabın genleşmesini de göz önünde bulundurmak gereklidir .   Yoksa ,  bulunan sonuçlar yanlış olur .  
Ergime Isısı .    Katı bir cismin birim kütlesini sıcaklığını değiştirmeden ergitmek için  verilmesi gereken ısı miktarına o cismin ergime ısısı denir .  Bu değer su için 80  kaloridir .  Yani ,  1 gram buz 0 santigrat derecesinde ergirken çevresinden 80  kalori alır ,  1 gram buz donarken çevresine 80 kalori verir .   
Basıncın  Etkisi .   Bir sıvının donma noktası  sıvı üzerine yapılan basınçla değişir .  Donma sırasında büzülen sıvılarda basınç  arttıkça donma noktası daha büyük değerlere kayar .  Donma sırasında genişleyen  sıvılarda ise durum tersleşir .  Onun için ,  ısı problemlerinde basıncın da göz  önünde tutulması gereklidir .  
Kolaylık için  normal şartlar  tarif edilmiştir .  76 sm .  hava basıncı ve 0 santigrat  derecesine normal şartlar denir .  
Buharlaşma  Olayı .   Bir cismin gaz haline  geçmesine buharlaşma olayı denir .  Üç bölümü vardır; 
1 )  Buharlaşma  
2 )  Kaynama 
3 )  Süblimleşme 
1 )   Buharlaşma:  Sıvının sadece  yüzeyindeki kısımlarının buhar haline geçmesidir .  
2 )  Kaynama: S ıvının  yalnız yüzeyinde kalmayıp bütününe yayılan buharlaşmadır .  Kaynama sonunda bütün  sıvı buhar haline geçer .  Bir sıvıyı kaynatmak için ona ısı verilmesi gerekir .   Bir sıvının birim kütlesini sıcaklığı değişmeksizin ,  buhar haline geçirmek için  verilmesi gereken ısıya buharlaşma ısı sı denir .  Bu değer su için 539  kaloridir; yani 1 gram suyu buharlaştırmak için ona 539 kalori verilmelidir .  
3 )   Süblimleşme:  belli sıcaklık ve  basınç altında bir cismin ,  katı halinden ,  doğrudan doğruya gaz haline geçmesidir .   Naftalin normal şartlarda bu özelliği gösterir .  
 3 )  Gazlarda:  
Bir gazın durumu  üç değişkenle belli olur .  Sıcaklığı ,  tatbik ettiği basıncı ,  kapladığı hacim .   . Bu  üç değer arasında bütün gazlar için doğru olan bağıntılar vardır .  Gazları ya  sabit basınç altında ,  ya da sabit hacim altında ısıtabiliriz .  Buna göre ,   gazlarda çeşitli olaylar geçer .  Gazların özgül ısıları da ısıtma şekline göre  iki tanedir: sabit hacimdeki özgül ısı ,  sabit basınçtaki özgül ısı .  Onun için  gazlarda ısı problemleri biraz daha karışıktır .  
 Isını İletimi:  
Isıyı insanlığa  yararlı şekilde kullanmak için elde ettikten sonra kullanma yerine iletmek  gereklidir .  Bunun birçok yolu vardır .  Yalnız ısı iletimi usullerinde kayıpların  az olmasına çalışılır .   
Cisimler ,  ısıyı  bir yerden bir yere iletme bakımından çeşitlilik gösterirler .  Madenler ısıyı iyi  iletirler .  Buna karşılık hava kötü iletkendir .  Dolayısıyla ,  içinde hava bulunan  maddeler de kötü iletkendir .  Böylece ,  cisimler 1 )  iletken 2 )  kötü iletken 3 )   yalıtkan  olmak üzere çeşitli bölümlere ayrılır .  Bazen ısının iletilmesi ,   bazen de dışarıya verilmeyip korunması istenir .  Duruma göre ya iletken ,  ya  yalıtkan cisimler kullanılır .  
Evlerin ,  iş  yerlerinin ,  fabrikaların ısıtılmasında ,  soğutulmasında ısı iletiminin önemli bir  payı vardır .  Bu bakımdan ısının iletim kanunları  araştırılmıştır .  
Isının  cisimlerin içinden ,  ya da bir cisimden başka bir cisme geçişi üç yolla olur: 
1 )  İletim    ( kondüksiyon ) ; 2 )  Çevirim   ( konveksiyon ) ; 3 ) Işınım   ( radyasyon )  .   1 ) İletim:  Bu yolla ısı iletiminde cisim ısı geçiren bir cisim olması  gereklidir .  Ya cismin bir parçası ısı kaynağına değer ,  ya da cisim sıcak başka  bir cisme değer .  Bu durumda ısı cismin soğuk erlerine de yayılır .  Bu çeşit ısı  iletimini soba içine sokulan bir demir çubuğun öbür ucunun ısınmasıyla görürüz .  
Olayın  açıklanmasında moleküllerden yararlanılır .  Sobaya sokulan uçtaki moleküllerin  hareketi şiddetlenir .  Bu moleküller yanlarındaki moleküllere çarparak onların  titreşmesini de arttırırlar .  Böylece çubuğun öteki ucu ısınır .  
2 )  Çevirim:   Bu yolla ısı iletiminde ısıtılan cismin hareketi söz konusudur .  Onun için ,  ancak  sıvılarda ,  ya da gazlarda çevirim ile iletim yapılır .  Bir kabın içinde su  ısıtılarak ısınan suyun hacmi artar ,  yoğunluğu azalır .  Dolayısıyla ,  soğuk sudan  daha hafif hale çevrilmiş olan sıcak su yukarılara çıkar .  Suyun bu hareketiyle  birlikte ısı da soğuk bölgelere taşınmış olur .  Bir sobanın odadaki havayı  ısıtması bu yolla olur .  Sıcak sulu kaloriferler de bu esasa göre çalışırlar .   
3 )  Işınım:   Isıtılmış bir cisim ,  gözle görülen ışık dalgaları nın yanında gözle  görülmeyen ısı dalgaları  da yayınlar .  Isının bu yolla iletilmesine  ışınım  denir .  
Isıtılmış  cisimden gelen ısı dalgaları önlerine çıkan soğuk cisimleri ısıtırlar .  Isı  dalgalarının soğuk cisim tarafından alınmasına soğurma  denir .  Cisimlerim  soğurma kabiliyetleri değişiktir .  Cisimler ,  üzerine düşen ısı dalgalarının bir  bölümünü soğurur ,  bir bölümünü de yansıtırlar .  Soğurulan bölüm o cismin  sıcaklığını arttırmaya yarar .  Koyu renkli  cisimler ,  açık renkli cisimlerden  daha çok ısınırlar .  Onun için ,  yazın açık renkli elbiseler giyerek güneş  ışınlarını yansıtmak gerekir .   
Güneşin  sıcaklığı bize ışınım yolu ile gelir .  Elektrik sobaları hem çevirim ,  hem de  ışınım yolu ile ısıtılırlar .  Elektrik akımı ile kızdırılan maden tel parabolik  bir reflektörün tam odağına yerleştirilir .  Telden çıkan ısı dalgaları reflektör  vasıtasıyla toplanıp odaya gönderilir .   
Isıtılan cismin  yayınladığı ısı dalgaları uzayda dağılır .  Cisimlerin ışınım yoluyla enerji  salmaları Kauntum Teorisi ile açıklanmıştır .  Bu enerji dalgalarının eğrileri  çizilirse tepeden tepeye olan uzaklıklarının çok değişik olduğu görülür .   Bunlardan uzun olanlar dışarıdan bakan bir gözleyiciye ısı halinde ,  kısa  olanlarda ışık halinde görünürler .     
 Isı Sığası Ve  Özgül Isı  
Bir maddenin iç  enerjisinin bütün moleküllerinin toplam enerjisine eşit olduğunu söylemiştik .   Bir çaydanlık kaynar su ile bir küvet dolusu sıcak suyu ele alalım .   Çaydanlıktaki bir su molekülünün enerjisi ,  küvetteki bir su molekülünün  enerjisinden daha fazladır; çünkü kaynayan suyun sıcaklığı küvettekinden daha  yüksektir .  Buna karşılık küvetteki suyun iç enerjisi ,  çaydanlıktaki suyunkinden  daha fazladır; çünkü küvette çok daha fazla su molekülü vardır .  Görüldüğü gibi ,   bir maddenin iç enerjisi kütlesine ve sıcaklığına bağlıdır .  
2 kg suyun  sıcaklığını 10 santigrat derece yükseltmek için iç enerjisini bir miktar  arttırmak gerekir .  4 kg suyun sıcaklığını 10 santigrat derece yükseltmek için  eklenmesi gereken ısı enerjisi ise bunun iki katıdır .  2 kg suyun sıcaklığını 30  santigrat derece yükseltmek için ilkinin üç katı kadar ısı enerjisi vermek  gerekir .  
İki maddenin  molekül yapıları arasındaki farklılık maddelerin iç enerjilerini de etkiler .   Örneğin; 1 kg suyun sıcaklığını 1 santigrat derece arttırmak için yaklaşık 4200  joule lük enerji gerekirken ,  1 kg bakırda 1 santigrat derecelik sıcaklık artışı  için yalnızca 400 joule ‘lük enerji yeterlidir .  Demek ki bakırdan yapılmış bir  cismin ısı sığası ,   yani dışarıdan aldığı ısı enerjisinin sıcaklığında  yarattığı artışa oranı ,  aynı kütledeki bir suyun ısı sığasından daha küçüktür .   Birim kütlenin sıcaklığını 1 santigrat derece arttırmak için gereken ısı  miktarına özgül ısı  ya da ısınma ısısı  denir .  Yukarıda ki örnekten  de anlaşılacağı gibi suyun özgül ısısı yaklaşık 4200 joule ,  bakırın ki ise  yaklaşık 400 joule ‘dir .   
Isı   Aktarımı: 
Isı ,  sıcak  maddenin yüksek enerjili moleküllerinden soğuk maddenin düşük enerjili  moleküllerine aktarımıdır .  Bu ısı aktarımı ,  iletim ,  konveksiyon ya da taşınım ve  ışıma denen üç süreçle gerçekleşir .  Eğer bir cismin bir bölümü öbür  bölümlerinden daha sıcaksa ,  bu enerji aktarımı iletim  yoluyla olur .  Bu  süreçte ,  yüksek enerjili moleküllerin hareketi komşu moleküllerin hızlanmasına  yol açar ve bu etki bütün cisme yayılır .  Bir maddenin iyi bir ısı iletkeni    olması demek ,  o maddede iletim yoluyla ısı aktarımının kolayca gerçekleşmesi  demektir .  
Akışkanlarda ,   yani sıvılarda ve gazlarda ısı aktarımı daha çok konveksiyon   ya da  taşınım yoluyla olur .  Bu süreçte ,  akışkanın ısınan bölümleri genleşir;  genleştiği içinde yoğunluğu azalır .  Böylece hafifleyen moleküller yükselirken  akışkanın daha soğuk molekülleri alçalarak bunların yerini alır ve bu hareketten  doğan konveksiyon akımları ısı enerjisini akışkanın her yanına taşır .  
İki cismin  arasında ,  örneğin Güneş ile Dünya yı ayıran uzay boşluğu gibi bir boşluk bile  olsa ,  ışıma yoluyla   sıcak cisimden soğuk cisme ısı aktarılabilir .   Bir cismin molekülleri elektromagnetik ışınım yayar; bu ışınım dalga boyu cismin  sıcaklığına bağlıdır .  Cisim ne kadar sıcaksa yaydığı ışınım dalga boyu da o  kadar kısa olur .  Örneğin sıcak bir cisim ,  dalga boyu görülen ışığınkinden biraz  daha uzun olan kızılötesi ışınlar yayar; ama sıcaklığı daha yükseldiğinde  ışımanın dalga boyu kısalır ve görünür ışığa dönüşür .  Bir cismin elektromagnetik  ışınım yayması ,  iç enerjisinin ışınım enerjisine dönüşerek her yönde yayılması  demektir .  Başka bir cismin bu elektromagnetik dalgalardan bir bölümünü  soğurduğunda ,  enerjisi artan molekülleri hızlanır ve cismin sıcaklığı yükselir .   Güneş ‘in Dünya ‘yı ısıtması ışınım yoluyla ısı aktarımıdır .     
 
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.