Akraba 
Akraba  Birbirine yakın kimseler, aralarında, nesep,
 süt veya evlilikten doğan bir yakınlık bulunanlar. 
 Birbirinin soyundan gelmek veya evlilik sebebiyle
 eşlerden birinin kan hısımları ile diğer eş
 arasında meydana gelen yakınlığa akrabalık; bu
 durumda olan her bir kimseye de akraba denir. Akraba, hısım
 manasına gelen "karîb" kelimesinin çoğulu olup,
 aslı "akriba"dır. Fakat bu kelime Türkçe'mizde
 akraba şeklinde yaygınlaşmıştır. İslam'da
 akrabalar; 1. Aynı sülbden gelenler (kan akrabaları), 2.
 Evlilikle kurulan (sıhrî akrabalar), 3. (Diğer hukuk
 sistemlerinden ayrı olarak) Süt akrabaları olmak üzere üç kısımdır.
 Süt akrabalığı, bir kimsenin süt çağındayken (iki
 yaşına kadar) sütünü emdiği kadın ve
 akrabalarıyla kendisi arasında meydana gelen akrabalık
 bağıdır. Mesela: Sütünü emdiği kadın onun süt
 annesi kocası süt babası çocukları da süt kardeşleri
 olur. İki yaşa kadar emilen süt çocuğun vücut yapısını
 tamamladığı için, emzirenin bir parçası: emziren de
 emenin-tıpkı öz annesi gibi- bir annesi durumundadır. Bir
 de, hukukî işlemler sonucu oluşan, "evlat edinme
 tebennî-" şeklinde bir akrabalık bağı
 vardır. Cahiliye devri Arapları arasında yaygın olan
 bu tür bir akrabalığı, İslam, bütün sonuçlarıyla
 birlikte ortadan kaldırmıştır. 
 Dînimiz, akrabalar arasındaki ilişkilerin
 sağlam, sıcak ve devamlı olmasına, akrabaların
 birbirine maddeten ve manen destek olmalarına çok önem vermektedir.
 Hısımlık hakkını gözetmek, Allah ve Resulü'nün
 ısrarla emrettiği şeylerdendir. Kur'an-ı Kerim' de Cenab-ı
 Allah şöyle buyurur: 
 "Allah'a kulluk edin, O'na hiç bu şeyi ortak
 koşmayın. Ana-babaya, akrabalara, yetimlere, düşkünlere,
 yakın ve uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa,
 yolcuya ve size hizmet eden kimselere iyilik edin. Allah, kendini
 beğenip öğünenleri elbette sevmez. " (en-Nisa, 4/36). 
 "Akrabalarına, düşküne ve yolcuya hakkını
 ver, elindekileri de hepten savurma." (el-İsra, 17/26). 
 Toplumun çekirdeğini oluşturan aile* ve onun
 etrafını sıkıca saran akrabalık bağları
 ne kadar sağlam olursa, toplum da o kadar sağlam ve güçlü
 olur. ilahî kanun gereği insanoğlu, dünyaya bazı
 kişilerle arasında hısımlık bağları ile
 birlikte gelir, bu bağın sağlam olması, insana yüksek
 bir moral gücü kazandırır. İşte bu güç kişiye,
 hayatın zorluklarını göğüsleme ve ondan zevk alma
 şansını sağlar. Hz. Peygamber (s.a.s.);
 mutluluğun kaynağı olan sevginin, veraset yoluyla (yani
 yakın ve uzak akrabalar kanalıyla)
 kazanılacağını belirtmiştir. (Buharî,
 el-Edebu'l-Müfred, 22). Birbiriyle sıkı ve sıcak
 ilişkiler içinde olan akrabalardan meydana gelen cemiyet*ler de
 güçlü olur. Hatta, devlet de bundan güç alır. İslam'ın
 hedeflerinden biri de, sağlam bir müslüman toplum oluşturmaktır.
 İşte bunda, sılayı rahmin (akrabalık
 ilişkilerini devamlı ve canlı tutmanın) büyük bir
 yeri vardır. 
 İslam, akrabalık bağlarının
 sağlamlığına ne kadar gayret ediyorsa, münafıklar
 ve bugün onların görevini yerine getiren yıkıcı
 cereyan müntesipleri de, aile ve akrabalık bağlarını
 koparmak için o kadar gayret ediyorlar. Ayet-i Kerime'de buna şöyle
 işaret edilmektedir: "(Ey münafıklar) demek idareyi ele
 alırsanız, yeryüzünde bozgunculuk yapacak ve akrabalık
 bağlarını koparacaksınız öyle mi?" (Muhammed,
 47/22) 
 Müslümanlar, bugün çeşitli cereyanların
 zaafa uğratmak istediği bu bağları
 sağlamlaştırmak mecburiyetindedir. İslam sadece sılayı
 rahimle yetinmeyip, akrabaların birbirine maddeten ve manen iyilik
 yapmasını da emir ve tavsiye etmektedir. Peygamberimiz (s.a.s.),
 "Kime iyilik edeyim ya Resulallah!" diye soran bir sahabîye,
 "Annene, babana, kız kardeşine, erkek kardeşine ve
 bunları takip eden akrabalarına iyilik etmek senin görevindir"
 şeklinde cevap vermiştir. (Buharî, el-Edeb, 25). 
 Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan şöyle rivayet
 edilir: Hz. Peygamber (s.a.s.)'e "Amellerin hangisi Allah'a daha çok
 sevimlidir?" diye sordum. " Vaktinde kılınan
 namazdır " diye buyurdular. "Sonra hangisidir" dedim.
 "Anne ve babaya iyilik etmektir" buyurdu. "Sonra hangisidir?"
 dedim. "Allah yolunda cihaddır " buyurdu. (Tecrîd-i Sarîh
 tercümesi, II, 318). 
 Başka bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle
 buyurur: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikram
 etsin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden akrabasını görüp
 gözetsin..." (Riyazu's-Salihîn, Birru'lValideyn, 312) 
 Akrabaya İslamî akîde gereği
 yakınlık duymak, onların yardımlarına her zaman
 koşmak, sık sık ziyaret etmek, uzakta bulunanları
 arayıp sormak, onlarla haberleşmek şarttır. Toplumun
 önemli bir kurumu olan ailenin sağlam bir yapıya
 kavuşturulması, ancak bu görevlerin tam anlamıyla yerine
 getirilmesiyle mümkündür. Sağlam bir aile sağlam bir topluma
 götürür. Akrabalar arasındaki ilişkiler, hukûkî ve ahlakı
 olmak üzere ikiye ayrılır: 
 Akrabalığın Hukukî Neticeleri 
 1. Evlenme yasağı; kan, süt ve evlenmeden
 meydana gelen her üç akrabalıkta, belli bir sınıra kadar,
 evliliğe manîdir. Evlenilmesi haram olan akrabaları, Kur'an
 şöyle sıralamaktadır: 
 "Sizlere; analarınız,
 kızlarınız kızkardeşleriniz,
 halalarınız teyzeleriniz, kardeşlerinizin kızları,
 kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt
 anneleriniz, süt kardeşleriniz, karılarınızın
 anneleri, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz
 kadınlarınızın yanınızda kalan üvey kızlarınız
 -ki onlarla gerdeğe girmemişseniz size bir engel yoktur-, öz oğullarınızın
 eşleri ve iki kız kardeşi bir arada almak suretiyle
 evlenmek, -geçmişte olanlar artık geçmiştir- size haram
 kılındı. Doğrusu Allah bağışlar ve
 merhamet eder. Kocalı kadınlar ile evlenme de haram
 kılınmıştır..."'(en-Nisa, 4/93) 
 2. Mirasçı olmak; Yakınlık derecelerine
 göre akrabalar birbirine mirasçı olur. Kimin kime hangi oranda
 mirasçı* olacağı Kur'an ve Sünnetle tesbit edilmiştir. 
 3. Nafaka temini: Bir kimse, usûl (sulbünden geldiği
 kimseler) ve fürûunun (kendi sulbünden gelenlerin) nafakasını,
 muhtaç duruma dilerlerse yakın akrabalarının
 nafakalarım, teminle yükümlü olur. 
 Akrabalığın Ahlakî Neticeleri 
 1. Sılayı rahim: Akrabaların birbirleri
 ile ilişkilerini kesmeyip devam ettirmeleri, ahlakî ve dînî bir
 görevdir. Peygamberimiz (s.a.s.) buyurur ki: 
 "Rahim (akrabalık), Allah'ın rahmetinin
 eserlerindendir. Kim bu bağı korursa, Allah ona merhamet eder.
 Kim onu koparırsa, Allah da ondan ihsan ve rahmetini keser." (Buharî
 Edeb, 13) 
 "Akrabalarıyla ilişkiyi kesen Cennet'e
 giremez" (Buharî, Edeb, 11 ) 
 2. Akrabalara ikram ve ihsanda bulunmak: Yukarıda
 geçen hadislerden de anlaşılacağı gibi akrabalara
 maddî ve manevi ikramlarda bulunmak Peygamberimizin bize tavsiye ettiği
 hususlardandır. Malını, Allah yolunda harcanması için
 hibe etmek isteyen Ebu Talha'ya Peygamberimiz, onu akrabalarına
 harcamasını tavsiye etmiştir. 
 Dinimizin emir ve tavsiye ettiği bu akrabalık
 görevlerini yerine getiren kimseyi de Peygamberimiz(s.a.s.) şöyle
 müjdelemektedir: 
 "Kim rızkının bol
 olmasını ve ömrünün uzamasını isterse
 sılayı rahim yapsın." (Buharî, Edeb, 12) 
 Akif KÖTEN 
 
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.