Amme Hukuku 
Amme hukuku  
 Bir devletin hukukî yapısını, bu
 hukukun işleyişini, özel ve tüzel şahsiyetler ve
 yabancı devletlerle karşılıklı ilişkilerini
 düzenleyen hukuk dalı. 
 "Amme" kelimesi, "amm, umum"dan
 türetilmiş olup kapsama ve kuşatma (şümul ve ihate) anlamınadır.
 Her çokluğa, fertleri sayılamayacak oranda çok olan halk
 topluluğuna ıtlak olunur. "Amm" kelimesinin ifade
 ettiği çokluk, "amme" kelimesinin delalet ettiği
 şeyde mübalağalı bir şekilde söz konusu olmaktadır
 ki, özetle büyük-küçük, erkek-dişi, zengin-fakir, vb. her yerde
 şümulü anlatır. Bu bakımından amme velayeti, amme
 hukuku (kamu hukuku), amme riyaseti, amme idaresi (kamu yönetimi),
 amme müesseseleri, (kamu kurumları) amme kudreti (kamu otoritesi),
 amme hizmeti (kamu hizmeti) terimlerinde bu genel ve üyesinin sayısız
 çokluğu anlamı vardır. Nitekim devlet kurumunun nüfus,
 ülke, hakimiyet unsurlarından birincisi olan nüfus miktarının
 çokluğunu "Amme" kelimesiyle anlatmak söz konusudur. 
 Aslında "Amme" kelimesiyle anlatılmak
 istenen devlettir. Çünkü devlet son tahlilde "fertlerden" oluşturulmaktadır.
 Yani devlet, varlığını fertlerin
 oluşturdukları toplulukta bulmakta, dolayısıyla devlet
 bu topluluğa mal edilerek devletle topluluk aynı şeyler
 telakkî olunmaktadır. Devlete atfedilen gerçeğin aslında
 devleti meydana getiren kamuya raci bulunduğu söylenebilir. Amme
 hukuku denildiğinde, doğrudan doğruya fertlerden
 oluşan kamuya şamil, onunla ilgili bir hukuk dalı sözkonusu
 olmaktadır. Başka söylenişle bu hukuk dalının,
 kamuya aidiyetini belirtmek için "Amme" kelimesiyle tanımlanmaktadır.
 Ancak buradaki kamu, kendi hukukî anlamını devletle
 bulduğuna göre, devlete has hukuk şeklinde tanımlanan
 yaygın ve doğru kabul edilmiştir . 
 Demek oluyor ki, bir toplumu meydana getiren fertlerin
 müştereken sahip bulundukları kuvvetten, yetkiden, o fertler
 ile onları yöneten ve koruyan üstün ya da kamu otoriteleri (devlet)
 arasında riayet olunması gereken ilişkiler akla gelir. Bu
 bakımdan fertler veya şahıslar ile devlet arasındaki
 ilişkileri gösteren, şahısların devlete
 karşı sahip bulundukları hak ve yetkileri, ayrıca
 yapmakla yükümlü bulundukları ödevleri tayin eden ve düzenleyen
 dolayısıyla hukuk biliminin bir dalını meydana getiren
 usûl ve kuralların bütünü, amme hukuku kapsamında düşünülebilir. 
 Tarihi Gelişim: Amme hukukunun genel hukuk
 içindeki yerinin belirlenmesi konusu tartışılmıştır.
 Bir anlayışa göre ilk defa Roma hukukçuları
 tarafından tespit edilen ve Roma hukuk külliyeti (corus iuris)
 içinde yer alan tasnifte, ilki, kamu menfaatiyle ilgili "devlete ait
 hukuk" veya "devlet hukuku" şeklinde nitelendirilmesi
 mümkün "amme hukuku" (ius publicum); ikincisi özel menfaatle
 ilgili "özel hukuk" (ius privatum)tur. 
 Fakat bu tasnifin hakikate, özellikle de hukukun
 mahiyetine uygun olmadığı ileri sürülmüştür.
 Çünkü kamu menfaatiyle özel hukukun sınırlarının
 kesin ve açık bir şekilde tespiti mümkün olamayacağı
 gibi, tasnifin dayandığı esas (menfaat) da hukukun
 mahiyetini tam anlamıyla ifadeden uzaktır. Kaldı ki hukukta
 gaye, menfaati korumak ve güvence altına almak olmakla birlikte,
 asıl gaye hakkın, daha doğrusu adaletin gerçekleştirilmesidir.
 Ayrıca uygulamada kamu özel menfaat ayrımının
 yapılması daima mümkün değildir. Gerçekte sözgelimi
 amme hukukunun merkezi olan devlet fertlerin özel menfaatlerine hizmet
 ettiği gibi mülkiyet ve evlenme gibi özel hukuk müesseseleri de
 kamu menfaatiyle yakından ilgilidirler. Öte yandan bu tasnifin
 bilimsel olduğu da ileri sürülemez. Sözgelimi ferdin hayatını
 koruyan kanunlar (mesela temel hak ve özgürlükler kanununda bulunan
 düşünce özgürlüğü, inanç ve vicdan özgürlüğü,
 çalışma hakkı vb.) amme hukuku kapsamındadırlar.
 Kaldı ki, Roma hukukundaki bu tasnifin aksine Germen hukukunda böyle
 bir ayrım kabul edilmektedir. 
 İslam hukuku (fıkıh) böyle bir ayrımı
 kabul etmemektedir. Çünkü İslam hukukunun, kaynağı,
 mahiyeti, usûlü ve dayandığı kavramların kendine has
 oluşu sebebi yanında; İslam dininin esasları da bu türden
 bir ayrıma cevaz verir nitelikte değildir. Ancak bu durum
 İslam hukuk teorisi içinde amme hukukunun bulunmadığı
 ya da ihmal edildiği anlamına alınmamalıdır.
 Aksine İslam hukukunun özel hukuk alanında olduğu gibi
 amme hukuku alanında da önemli kural ve ilkelerinin bulunduğunu
 ve şimdiye kadar yapılan incelemelerin bu konuda yeterli
 bilgileri ortaya koyduğu söylenmelidir. Ne var ki, İslam
 hukukunun gerek kaynaklarının düzenlenmesi, gerek kavramlarının
 farklılığı, bu kural ve ilkeleri anlamada özel bir
 çalışmayı gerektirmektedir. Gerçekte İslam amme
 hukukunun devlet, anayasa, idare, ceza hukuku; hukuk felsefe ve
 sosyolojisi alanında oluşturulan bilgilerini, bu hukukun
 kaynaklarında toplu bir şekilde bulmak mümkün olmayabilir.
 Sözgelimi amme hukukunun çeşitli konuları fıkıh
 eserlerinin kaza, imare, siyer, hudûd, fey kısımlarında
 ele alındığı gibi; es-siyasetü '-şer'iyye,
 el-ahkamü's sultaniyye, el-emval adı altında
 yazılmış bağımsız eserlerde, bazen de tarih
 ve kelam kitaplarında incelenmiştir. Keza Devletler Umumi
 Hukuku dalı fıkıh eserlerinin siyer, cihat, meğazi,
 nikah, talak vb. bölümlerinde ele alınmıştır. 
 Demek oluyor ki, amme hukukunun genel hukuk teorisi
 içindeki yerini belirlemek Romalılar'ın yaptığı
 tarife göre yeterli olmadığı gibi, bütün hukuk
 sistemleri bakımından da ayrı görünüşü vermesi düşünülmemelidir.
 Kaldı ki, kıta Avrupası hukukunda da Romalılar'ın
 tasnifi önceki yüzyıllardaki önemini ve geçerliliğini pek
 korur durumda değildir. 
 Amme hukukunun genel hukuk teorisi içinde yerinin Batı
 hukuk sisteminde şu şekilde tespit edildiği bilinmektedir: 
 1-Anayasa hukuku 
 2-İdare hukuku 
 3-Ceza hukuku (Bu da kendi içerisinde a) Genel ceza
 hukuku, b) Özel ceza hukuku, c) Askerî ceza hukuku, d) Milletlerarası
 ceza hukuku bölümlerine ayrılır). 
 4-Muhakeme (veya usûl) hukukları. (Bu da: a)
 Medenî-muhakeme hukuku, b) Ceza muhakeme hukuku, c) İdarî yargı
 olmak üzere üç kısımdır.) 
 5-Umumi amme hukuku (devlet hukuku) 
 6-Devletler umumi hukuku 
 7-İş hukuku 
 8-Malî hukuk 
 İslam hukukunda ise genel olarak üçlü bir
 tasnif mevcuttur: 
 1) İbadad 2) Muamelat 3) Ukûbat. 
 Fakat bu tasnif bazen şu şekilde de
 yapılmaktadır: 
 1) İbadat 
 2) Ahval-i şahsiyye (şahıs ve aile
 hukuku) 
 3) Muamelat (kısmen medeni ve borçlar hukuku) 
 4) Ahkam-ı Sultaniyye (velayet-i amme): Anayasa,
 idare, kısmen ceza hukuku, 
 5) Ukûbat (ceza hukuku) 
 6) Siyer (devletler umumi ve kısmen devletler
 hususi hukuku) 
 7) Adab (ahlak ve muaşeret). 
 Amme hukukunun mahiyetine gelince: Amme hukuku,
 devlete uygulanan hukuk kurallarının bütünü, kısacası
 devlet hukuku olarak tanımlanabilir. Yani bu hukukun konusu bizzat
 devlet, devlet teşkilatı ve organları, hükûmet ve idare
 ile faaliyetleri, bunlarla fertler arasındaki ilişkilerdir. 
 Kısacası amme hukuku, devlet ve devlet ile
 ilgili ilişkileri düzenleyen hukuk kuralları ve müesseselerinin
 bütününü ihtiva eden bir hukuk dalıdır. Amme hukukunda
 hukuki ilişkinin taraflarından birisinin mutlaka devlet veya
 amme hükmî şahıslarından birinin olması
 gerekmektedir. Genellikle bu ilişkilerde kamu menfaati hakim ve
 üstün mevkide bir eşitlik değil, devlet veya kamu hükmî
 şahısları lehine fertler aleyhine bir üstünlük kamu
 menfaatlerini önde tutma sözkonusudur. 
 İsmail KILLIOĞLU 
 
Sitemizde yer alan tüm içerikler internet ortamından toplanmış ve derlenmiştir. Yer alan bilginin doğruluğu garanti edilmemektedir. Yanlış bilgi için tarafımıza sorumluluk yüklenemez. Yanlış bilginin doğuracağı etkenlerden sitemiz ve yöneticileri sorumlu tutulamaz.